QMET Isı Sayaçlarındaki Uzmanlığını Üretici Kimliğiyle Taçlandırıyor

Tuzla yerleşkesinde QMET Ultrameter+ Isı Sayacı üretimine başlayan QMET Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş., “Made in Türkiye” damgasını taşıyan cihazları dünya pazarlarına sunmaya hazırlanıyor. Isı ve su ölçümü alanında yirmi yıllık bir tecrübenin üzerine inşa edilen QMET yönetiminde; başarılı yöneticiliği ile sektörün yakından tanıdığı Sibel Taşdemiroğlu ve birçok inovatif Ar-Ge projesinde imzası bulunan oğlu Ergun Veysel Taşdemiroğlu bulunuyor. Büyük bir sinerji yaratan bu birlikteliğin beş yıllık yolcuğunu onlardan dinledik…

Ergun V. Taşdemiroğlu:

QMET yüksek kaliteye sahip ürünleri rekabetçi bir şekilde pazara sunmak üzere yola çıktı

6 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren Isı Sayaçları Muayene Yönetmeliği doğrultusunda, beş yaşını dolduran ısı sayaçlarına muayene zorunluluğu getirilince, bu alandaki deneyimlerimizi, kurduğumuz QLAB Isı Sayaçları Muayenesi Akredite Laboratuvarı çatısı altında bir araya getirdik. 2018 yılında kurduğumuz laboratuvarımızda çok yüksek niteliklere sahip test hatlarımız var. Isı sayaçları test, muayene ve servis hizmetlerimiz devam ederken, ısı sayaçları konusundaki deneyimimiz oldukça güçlendi, bir “know how” oluştu. 2021’de QMET’i kurduk. Önce dünya pazarlarındaki ısı sayaçlarının hemen hemen tümünü inceledik. Test ederek uygun gördüğümüz ısı sayaçlarının QMET markasıyla satışına başladık. Bu süreçte üretim için teknik alt yapımızı geliştirdik. Yüksek nitelikli ürünleri daha uygun fiyatla pazara sunabilmek için yolumuza üretici kimliğimizle devam ediyoruz. Isı sayacı satışı sürecinde önemli projelerde yer alan bir marka geliştirmeyi başarmıştık. Artık QMET markası bize  “Made in Türkiye” damgasına sahip olmanın gururunu yaşatacak.

Üretim kalitemizin en büyük güvencesi QLAB

QMET ısı sayaçlarının üretiminde, tüm bileşenler tek tek kontrole tabi tutuluyor. Bu noktada altyapımız, önemli ölçeğe sahip yeni yatırımlarımızla genişletildi. Çünkü dünya pazarları için talep görecek kalitede üretim stratejimiz bulunuyor.

Isı sayacında iki tane ana unsur öne çıkıyor. İlki doğru gömülü yazılım ve donanımdır. Doğru cihazın donanımsal tasarımı ile yazılımının mükemmel uyumu, cihaz kalitesini zirveye çıkarıyor. İkincisi ise üretim sonrasında yapılan hassas ayardır. Cihazın ne kadar doğru ölçeceğini belirleyen faktör budur. Tabi ki bir cihazın uygunluğunu belgeleyecek bu işlem için tüm test, ölçüm altyapısının kusursuz çalışması gerekiyor. Bu nedenle test, ölçüm donatılarımızın tamamı periyodik kalibrasyona tabi tutuluyor. Test ve ölçüm işlemlerinde altı yıllık süre zarfında yaklaşık yüz binden fazla sayacın muayene ve doğrulamasını yapmış bir kuruluşuz. Biz Türkiye’deki en iyi altyapılardan birine sahip bir laboratuvar olduğunu söyleyebiliriz.

QMET Ultrameter+ hem ısıtmada hem soğutmada kullanılabiliyor

Üretime geçebilmek için gereken sertifikamızı “Slovak Legal Metrology, N. O.” SLM’den aldık. MID B ve MID D modülleri tamamlandı. Üretilen QMET Ultrameter+ ısı sayaçlarımızın en önemli özelliği hibrit olmasıdır. Yani hem ısıtmada hem soğutmada kullanılabiliyor. İngiltere pazarı için RS485 standardına uygun modelimizi geliştirdik. İngiltere’de ısı istasyonlarında cihazın sürekli kontrol altında tutulması, sayaca ait sensörlerin de bu kontrolde kullanılması isteniyor. Sayaçtan kazanın sıcaklığı, çekilen debi, dönüş sıcaklığı ölçülebiliyor. Burada üç tane ana veri sağlayıcı bulunuyor. Ayrıca yeni işlemci teknolojisi sayesinde 1sn aralıklarla sıcaklık ve debi ölçümü yapabiliyor. Bu özellikle kullanım sıcak suyu hazırlamak için ısı istasyonlarında tüketilen ısı enerjisinin doğru ölçümü için çok önemlidir. Bu veriyi kullanarak bir vanayı açmak ve kapamak mümkün. Ama bu MBus’ta mümkün olamadığı için İngiltere RS485 standardını şart koşuyor. RS485’e uygun cihazla sınırsız okuma alınabiliyor. Ayrıca bir güç kaynağı ile beslendiğinde 1-2 saniyede bir, anlık veri alabilmek mümkün. Bu verileri kontrol algoritmasına ekleyerek, mükemmel bir kontrol sağlanabiliyor. Sayacımız, genel komünikasyonların yanı sıra böyle ilave avantajları da bünyesinde barındırıyor.

Piyasadaki sayaçların birçoğu, R50 hassasiyet sınıfında. Yani nominal debi ile minimum akış debisi arasındaki oran 50. Bu oran 100, 160, 250’ye kadar çıkabiliyor. Su sayaçlarında 800’e varabiliyor. Isı sayaçlarında R160 sınıfı sertifikalandırılmış yerli ürün, Türkiye pazarında yok. Bu noktada da R160 sınıfı sayaçlarımızla fark yaratabiliyoruz. Bu sayaçlarla çok düşük akışları yüksek hassasiyetle ölçebiliyoruz.

Sırada elektronik kontrollü ısı istasyonu üretimi var

Elektronik ısı istasyonu üretimi de çok yakında başlayacak. Isı istasyonu ürün grubunda elektronik alanında ilerlemek istiyoruz.  Bu süreçte liseden çok yakın arkadaşım, ısı istasyonları alanında on beş yıla yakın deneyime sahip Can Kıraç da var. DAF Enerji döneminde Ar-Ge’den satışa pek çok görevde bulunmuş, bu alanda yurtdışı firmada çalışma deneyimine sahip arkadaşım Can, çalıştığı kuruluştan ayrılınca, ikimizin de deneyim sahibi olduğumuz bir alan olduğu için, ısı istasyonu üretimine beraber girme kararı aldık. Isı istasyonu üretiminde tasarım mantığını bilmek yetmiyor, tedarikçileri de çok iyi bilmek gerekiyor. Biz, özellikle elektronik kontrollü ısı istasyonu üretimini planladık. Elektronik kontrol, cihaz verimliliğini oldukça yüksek seviyelere getirebiliyor. Üründe bir sorun olduğunda tespitini kolaylaştırıyor. Çünkü ısı istasyonu oldukça mekanik bir ürün ve sahada verim konusunda eleştiri alabiliyor. Çekirdek sıkıştığında çok yüksek faturalardan şikayet ediliyor. Ama sürekli olarak kontrol edilebilen bir ısı istasyonu ile bu sorunların önüne geçilebiliyor ve yurtdışında da özellikle tercih ediliyor. 2024’te başlayacak elektronik kontrollü ısı istasyonu üretimimiz de Türkiye’deki ilk yerli üretim olacak. Bu süreçte elde edeceğimiz know how, bizi ileriye dönük olarak elektronik temelli diğer çalışmalara taşıyacak. Bu alanda uzmanlaşmış bir kadroya, iyi bir Ar-Ge ekibine sahip olabileceğiz. Özetle elektronik alanda güçlenmek ve yurtdışı pazarlarda var olmak temel hedefimiz.

Sibel Taşdemiroğlu:

Isı istasyonu üretimi tercihinin ardında yaklaşık on beş yıllık bir emek var

Yöneticilik alanında yurtiçi ve yurtdışı deneyimlerinin ardından, 2009 yılında kurulan DAF Enerji’ye şirket ortağı ve yönetici olarak katıldım. Sayaç satışının ardından ısı istasyonu üretimi, sayaç okuma, enerji gider paylaşımı, teknik destek gibi pek çok alanında faaliyetler içinde bulunduk. Ağırlıklı olarak satış ayağını yönettim. DAF Enerji, çok kısa bir sürede, sektörde bir numaralı şirket haline geldi, ısı istasyonlarında Türkiye pazar lideri oldu. 2015 yılında Danfoss, DAF Enerji’ye talip oldu. Yapılan satış işleminin ardından, sözleşme gereği iki yıl daha şirket yönetiminde kaldım. Ancak, DAF Enerji’nin satışı kapsamında sadece ısı istasyonu yer aldı. Böylece ısı pay ölçer ve sayaç satışı, sayaç okuma ve enerji giderleri paylaşımı hizmetleri kurulan Daf Enerji Yönetimi şirketine devroldu. Daf Enerji ile iki yıllık sözleşmemiz son bulduğunda temsil ettiğimiz belli orandaki hisselerimi devrederek sistemden ayrıldım. Daf Enerji Yönetimi şirketinin Genel Müdürü olarak görev aldım. Burada üç yıla yakın süre çalıştıktan sonra hisselerimi devrederek ayrıldım.

2018’de Isılab (QLAB) kurulmuştu. Ergun Bey ile birlikte QMET’i kurduk. Hali hazırda QMET satış programında; ısı sayaçları ve aksesuarlarının yanı sıra ısı istasyonları ve yedek parçaları, M-Bus’lı soğuk ve sıcak su sayaçları, Veri yönetimi için konvertör ve pulse counter ile ısı pay ölçerler bulunuyor. Ayrıca ısı istasyonları, sayaçlar ve M-Bus sistemler için devreye alma, servis, bakım gibi hizmetler de QMET çatısı altında veriliyor.

Ergun Bey, Daf Enerji’de bir ısı sayacı Ar-Ge projesi üzerinde çalışıyordu ve proje sonlanma aşamasına gelmişti. Ergun Bey geliştirdiği sayacın adını da koymuştu: DafSonic. Ama şirketin Danfoss’a satılması ile proje rafa kaldırılmıştı. Ergun Bey de ısı istasyonunun elektronik kontrol Ar-Ge’sinin başına geçti. Yani QMET’in ardında, QMET’ten önce başlayan, yıllar süren Ar-Ge çalışmaları ve emek var.

Özetlemek gerekirse QMET, birbiri ardına geliştirilecek yeni ürünleriyle birlikte, “Made in Türkiye” bayrağını uluslararası pazarlarda başarıyla dalgalandırabilmek için var gücüyle çalışıyor, ekonominin zorlayıcı koşullarına rağmen bu hedefi için yatırımlarına aralıksız devam ediyor.