“34 yıllık tecrübenin eseri BOA AIR, havayı etkin şekilde temizliyor”

Bomaksan Genel Müdürü R. Bora Boysan
Bomaksan; 1986 yılından bugüne HVAC sektöründe tesisat mühendisliği alanında, sistem tasarımından uygulamaya kadar tüm süreçleri başarıyla tamamlayan bir firma. İç hava kalitesinin pandemi süreciyle birlikte oldukça sık telaffuz edildiği bu günlerde Bomaksan, ürettiği BOA AIR temiz hava dolaplarını geliştirip pazara sundu. Firmanın Genel Müdürü R. Bora Boysan ile pandemi sürecini, bu sürecin sektöre etkilerini ve yeni ürünleri BOA AIR’i konuştuk…
1986’dan beri sektöre hizmet veriyoruz
Bomaksan, 1986 yılında Konya’da kurulmuştur. Kurulduğu günden bugüne HVAC sektöründe Tesisat Mühendisliği alanında, sistem tasarımından uygulamaya kadar tüm süreçleri başarıyla tamamlayan, satış sonrası servis ve bakım hizmetleri ile de müşterileriyle uzun süreli birliktelikler oluşturan, genç, dinamik, yeniliklere açık ve çevreye saygılı bir firmadır.
Son yıllarda, küresel ısınma ve tüm dünyada giderek artan çevre bilinci nedeniyle bazı yeni düzenlemeler yapılmış ve bu çerçevede endüstriyel havalandırma, gaz arıtımı ve filtrasyon sektörü özel bir önem kazanmıştır. Bu gelişmelerle birlikte Bomaksan olarak toz toplama, gaz arıtımı ve filtrasyon cihazları üretimine başladık. Çeşitli endüstriyel tesislerin toz, gaz ve duman problemlerine yönelik Jet-Pulse filtreler, santrifüj fanlar, siklonlar ve yağ buharı filtreleri üretiyoruz. Gaz arıtımı alanında da hizmet veriyoruz.
Hava kirliliğini azaltmaya yönelik çalıştığımızdan pandemi sürecinde de işimize kesintisiz devam ettik
Pandemi küresel olarak etkilerini gösteriyor. Elbette ekonomi ve diğer pek çok sektörler için olumsuz etkileri olsa da bizim sektörümüz açısından olumlu yönde etkileri olacağını düşünüyoruz. Koronavirüs salgını ile temiz hava, soluduğumuz havanın kalitesi ve genel halk sağlığına yönelik farkındalığın çok büyük oranda arttığını görüyoruz. Toplum için en önemli sağlık riski, hepimizin ortak soluduğu havanın kalitesidir. Bomaksan olarak ana faaliyet alanımız, hava kirliliğini azaltmaya yönelik çalışmalar olduğundan pandemi sürecinde de işimize kesintisiz devam ettik ve ihtiyaçlara ve taleplere yanıt vermeye çalıştık. Bu sebeple önümüzdeki dönemde de sektörümüzde bu alandaki çalışmaların hızla artacağını düşünüyoruz. Ancak özellikle belirtmek isteriz ki, sektörümüzün ve konumuzun olağanüstü teknik uzmanlık gerektiren bir konu olmasından ötürü tüketicilerin bu konuya hâkim proje ve mühendislik firmalarını tercih etmesi ve seçimini hassasiyetle yapması önem kazanmaktadır.
BOA AIR markasıyla, insan yoğunluğunun yüksek olduğu kapalı ortamların havasını temizleyen temiz hava dolapları geliştirdik
Hem dış hava kirliliği hem iç ortam hava kirliliği konularında birçok uzman, önemli uyarılarda bulundu, bulunuyor. Biz de Bomaksan olarak endüstriyel hava temizliği konusunda sahip olduğumuz 34 yıllık deneyimi, iç ortam hava kalitesini artıracak çalışmalarda kullanarak BOA AIR markasını çıkardık. TÜBİTAK 1507 Covid-19 ile mücadele adlı Ar-Ge programına başvuru yaptık. Bu başvuru kapsamında BOA AIR markasıyla özellikle insan yoğunluğunun yüksek olduğu kapalı ortamların havasını temizleyen ‘Temiz Hava Dolapları’ geliştirdik. Temiz hava dolapları ile geniş ve insan sirkülasyonunun yoğun olduğu mekanlarda insanların daha temiz ve sağlıklı havaya kavuşmasını aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların, insandan insana bulaşma yöntemlerinden biri olan hava yoluyla bulaş riskini de minimize etmeyi amaçlıyoruz.
Bomaksan olarak Jet-Pulse Toz Toplama Sistemlerimizle Silvan Sanayi, THY Teknik, ESAN AKÜ, Melodi Çikolata ve Trakya Döküm gibi önemli firmaların projelerinde yer aldık. BOA AIR markamızın BOAmaxi Temiz Hava Dolapları ile de henüz ürünü hayata geçirmemizin üzerinden bir ay geçmemişken, The Hunger Cafe, İstanbul’da LIV Koleji ve Mehmet Tatlı Kuaför’ün temiz ve kaliteli hava ihtiyacını karşıladık.
Salgın sürecinde okullar, AVM’ler gibi insan yoğunluğunun fazla olduğu alanlarda alınabilecek tedbirler
AVM’ler gibi kalabalık ve geniş mekanlarda öncelikle merkezi havalandırma sistemlerinde %100 taze hava beslemesine geçilmesini öneriyoruz. Pandemi öncesi enerji tüketiminden tasarruf sağlayabilmek için bu tip merkezi havalandırma sistemlerinde emilen havanın bir kısmı kaba filtrelemeden sonra içeri geri verilmekteydi. Ancak bu durum pandemi döneminde kesinlikle kaçınılması gereken bir çalışma şeklidir. TTMD ve İSKİD başta olmak üzere sektörümüzün önde gelen kuruluşları bu konuyla ilgili gerekli çağrıları defalarca yaptı. Bu gibi sistemlerde, geri dönüş havasının filtreleme sistemleri HEPA filtreler ile değiştirilerek bir miktar önlem alınabilir. En büyük risk ise hastanelerdedir. Merkezi havalandırma sistemleri diğer ticari işletmelere nazaran daha farklı tasarlanan hastanelerde de AVM gibi yerlerde de HEPA Filtreli hava dolapları gibi çözümler hem lokal bölgelerde çok daha efektif bir havalandırma sağlayacak hem de iç ortamın havasını daha sık temizleyerek daha steril bir ortam oluşmasına katkıda bulunacaktır. Merkezi havalandırma sistemi bulunmayan kuaför, market, ofis, kafe gibi yerlerde uygulanan doğal havalandırma yöntemlerinde ise taze ve temiz havanın homojen olarak dağılımı maalesef mümkün değildir. İç kısımlara doğru ilerlendikçe hava kalitesi düşer. Bu sebepten temiz ve sağlıklı havaya sahip olmak isteyen bu tip işletmeler, portatif temiz hava dolapları ile bu çözüme kavuşabilirler. BOA AIR markası ile geliştirdiğimiz portatif temiz hava dolapları, içerisinde bulunan sınıfının en yoğun aktif karbon filtresi ile VOC’leri ve kötü kokuları filtrelerken, sınıfının en yükseği olan H14 sınıfı HEPA Filtreler ile virüs, bakteri gibi mikroorganizmalar ile PM2.5 partikülleri içerisinde hapsederek sürekli olarak temiz hava sağlamasıyla öne çıkıyor.
Dünyayı ve dünya üzerindeki tüm kaynakları bir bütün olarak görmenin vakti geldi
Yaşadığımız süreç her açıdan değişimin ve dönüşümün başladığı, artık bireysel düşünmenin dışına çıkmanın, dünyayı ve dünya üzerindeki tüm kaynakları bir bütün olarak görmenin vaktinin geldiğini gösteriyor. Çünkü artık yaşanan her olumsuzluğun bir global etkisi var. Her birimizin yaptığımız işin sonucunda oluşan bilgiyi ve iyileşmeyi paylaşmayı önceliğimize aldığımız, adaptasyonun ve hızın son derece önemli hale geldiği günleri yaşıyoruz. Bu süreci lehimize çevirmek için belki de tüm ezberlerimizi bozup yeniden bir yapılanma sürecinin başlatılması gerektiğini düşünüyorum. Sağlığımızın, unuttuğumuz insani değerlerimizin aslında ne kadar da hayatın merkezinde olduğunu tekrar hatırlayarak bu yeni normali avantajlı hale getirebileceğimizi düşünüyorum. Bu süreci toparlanma ve her anlamda “iyileşme” süreci olarak görerek önümüze bakmamız gereken bir dönemdeyiz. Ülke olarak 2020 yılını ne kadar az hasarla kapatırsak dünya tedarik zincirinin önemli bir halkası olmayı başarabiliriz. Üretimin devam etmesi, sanayinin güçlü tutulması ve yeni ihracat olanaklarının geliştirilmesi bizi bir adım öteye taşıyacaktır. Tüm bunlar için en önemlisi de sağlıklı çalışan bireylerdir biz de yeni normal de bunu sağlayacak temiz hava solunan işyerleri için çalışacağız.
Sağlıklı bir iç ortam havası için ülkemizde ve uluslararası alanda ASHRAE ve REHVA gibi otoritelerin önerileri önemli
Ülkemizde, Makine Mühendisleri Odası (MMO) pandemi sürecinde oluşturduğu Teknik Kurul çalışmalarını genişleterek belli alanlardaki uzmanları bünyesinde barındıran yedi kurum ve tabiplerden oluşan “İklimlendirme Teknik Kurulu”nu oluşturuldu. MMO (Makina Mühendisleri Odası), ISKAV (Isıtma Soğutma Klima Araştırma ve Eğitim Vakfı), İSKİD (İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği), MTMD (Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği), MÜKAD (Mühendis ve Mimar Kadınlar Derneği), TTMD (Türk Tesisat Mühendisleri Derneği), TRFMA (Tesis Yönetim Derneği), UTTMD (Uluslararası Tesis Teknik Müdürleri Derneği) ve TTB (Türk Tabipleri Birliği) üyesi tabiplerin katılımıyla oluşturulan ve dokuz alt komisyondan oluşan “İklimlendirme Teknik Kurulu” ve Amerikan ASHRAE ve Avrupa merkezli REHVA gibi kuruluşlar pandemi sürecinde sürekli olarak önerileri ile sektörümüze ışık tutmaktadırlar. Tüm kuruluşlar özellikle bilimsel tabanlı çalışmaları ve sektöre sundukları önerileri ile bu alanda oluşan bilgi kirliliğinin önüne geçmeye çalıştılar. Bu husustaki önerileri önemli benzerlikler taşımaktadır. Örneğin dönüşüm havası kullanımının iptalini ve %100 taze hava ile çalışan sistemlere geçilmesini tavsiye etmektedirler. HEPA Filtreli sistemlerin pandemiyle mücadelede oldukça etkili olduğu da bu kuruluşlarca belirtilmektedir. Bunun yanı sıra son dönemde yine ısrarla tavsiye edilen hususların başında, “mahal hava temizleyicileri” olarak belirtilen temiz hava dolapları bulunmaktadır. Temiz hava dolapları, çalıştıkları mahalin havasını lokal olarak virüs, bakteri gibi mikroorganizmalardan ve partiküllerden arındıran cihazlardır.
HEPA filtreler virüs ve bakteri filtrasyonunda etkindir
HEPA filtreler ameliyathaneler, temiz oda uygulamaları, tıbbi tesisler, otomotiv ve havacılık gibi birçok sektörde uzun yıllardır kullanılan ve çok çeşitli partikül boyutlarında bile %100’e yakın seviyelerde partikül yakalama verimliliğine sahip olabilen filtrelerdir. Avrupa Standardı EN 1822’deki tanıma göre de HEPA filtreler, partikül yakalama verimliliklerine göre farklı sınıflara ayrılmaktadır. EN 1822 standardına göre HEPA filtre sınıfları H10’dan H14’e kadar değişen bir verimlilik sıralamasına tabidir. Bu durumda en düşük partikül yakalama verimliliğine sahip HEPA filtre H10 sınıfı olarak tanımlanırken, mümkün olan en yüksek partikül yakalama verimliliğine sahip bir HEPA filtre H14 sınıfında yer alacaktır. Özellikle son zamanlarda yaşanan salgın dönemlerinde, hava yolu ile bulaşan virüs v.b. zararlı patojenlerin soluduğumuz havadan etkin şekilde uzaklaştırılması adına HEPA filtreler en etkili çözüm olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Mümkün olan en üst düzeyde önlem alabilmek adına da H14 sınıfı HEPA filtreler ön plana çıkmaktadır.
Koronavirüs gibi çok küçük boyutlardaki partiküller ve buna benzer nano boyutlu birçok partikül HEPA filtreler tarafından yakalanabilmektedir. HEPA filtreler nano boyutlardaki bu partikülleri, difüzyon etkisi adı verilen bir bilimsel fenomen sayesinde yakalayabilmektedir. Bu bilimsel fenomen nano partiküllerin hava akımı içerisinde izledikleri yolun zigzag şeklinde bir patern oluşturdukları (Brownian Etkisi) sonucu ortaya çıkar. Nano partiküller o kadar küçük partiküllerdir ki, HEPA Filtre içerisinde yer alan liflerin arasına sığabilirler, bu şekilde bu partiküller filtre medyasında yer alan liflerin üzerinde yakalanmış olur. Bu partiküllerin havada zigzag şeklinde bir yol izleyerek uçuşmaları sonucunda filtre medyasında yer alan liflerle çarpışıp bu lifler içerisinde yakalanmaktadırlar. Bir filtre herhangi bir partikülü bahsetmiş olduğumuz şekilde yakaladığı zaman bu etkiye bilimsel olarak Difüzyon etkisi ile yakalama adı verilmektedir. NASA tarafından yapılan çalışmalar ve araştırmalar sonucunda HEPA filtreler göreceli olarak nano boyutlardaki partikülleri %100’e yakın bir oranda yakalayabilmektedir.
Hava temizleme cihazı seçerken dikkat edilmesi gereken hususlar var
Hava temizleme cihazlarının seçimini yaparken ilk olarak belirlenmesi gereken husus, ne kadarlık bir hava kapasitesine ihtiyacınız olduğudur. TTMD ve ASHRAE’nin bu konudaki tavsiyeleri, cihazın çalışacağı hacmi saatte minimum 5 kez değiştirmesi gerekliliğidir. Yani 3 metre yüksekliğe sahip 100 m² bir alanın havasını etkin bir şekilde temizleyebilmek için 1.500 m³/h’lik bir kapasiteye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak maalesef piyasada bu konuda oldukça yaygın yanlış bilgilendirmeler yapılmaktadır. 2 saatte 1 çevrim gibi verilen bazı bilgiler ışığında proje firmaları ve tüketiciler seçim yapmakta, ancak maalesef etkisiz bir sistem kurulmuş olmaktadır.
Temiz hava dolabının kapasitesinin yanı sıra filtre teknolojisi de oldukça önemlidir. İnsan sağlığını ciddi anlamda tehdit eden ozon salınımı yapan cihazlardan mutlaka uzak durmak gerekmektedir. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü’nün de ciddi uyarıları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra UV lambalı sistemlerin düzgün tasarlanması çok kritiktir. UV ışığının etkinliğini belirleyen en önemli etmenler lambanın gücü ve mikro organizma ile kontak süresidir. Eğer bu hesaplamalar düzgün bir şekilde yapılmazsa, UV lambalar mavi ışık olmaktan öteye maalesef geçemezler. Bu yüzden UV’li sistemler tercih edilirken oldukça dikkatli olunmalıdır.
UV lambalar HEPA filtrelerin önüne koyulduklarında ömürleri çok kısa olmaktadır. Arkasına yerleştirildiklerinde ise gelen mikroorganizma ve virüsler HEPA filtrede tutulacağı için UV lamba gereksiz olacaktır.