Yapılardaki Rutubet Problemleri
Yalnız öyle bir problem vardır ki, önceden fark edilebilse bile yapılacak müdahaleler bunun bir türlü önünü kesemez. İşte bu problemin adı KAPİLER NEM'dir. Ağustos 1999 depreminden sonra bir dönem Türkiye'nin gündemine oturarak zaman zaman tatsız sonuçlarıyla da kendisini hatırlatan kapiler nemi biraz anlatalım:
Nedir Kapiler Nem?
En basit tanımıyla kapiler nem, yapı malzemesinin içinde yer alan mikron seviyesindeki, çok küçük çaplı kılcal kanallar sayesinde, su moleküllerinin bu kanallar boyunca tırmanmasıdır. Kapiler nemin uygun koşullarda 9 m'lik bir yüksekliğe tırmanabildiği görülmektedir. Telaffuz edilen bu yükseklik yapılarda hemen hemen 3. kata tekabül etmektedir.
Kapiler Nem Nasıl Oluşur?
Kapiler nem iki şekilde oluşur. Birincisi kılcal kanallar vasıtasıyla oluşan kapiler nemdir. Burada zemin içinde yer alan nem, adeta dumanın soba bacasından yukarı tırmanması gibi yukarıya doğru çıkarak yapıda yükselir.
İkincisi ise manyetik olarak oluşan kapiler nemdir. Bunun nedeniyse su moleküllerinin yapısal karakterleri itibariyle doğada yalnız dolaşmayıp, yapısına polar bağlarla iyonları bağlamasından kaynaklanmaktadır. Doğada iyonların kaynağı olan mineraller çoğunlukla () kutupta bulunduğundan oluşan iyonize nemin de kutupsal değeri () olmaktadır. Yapıların kutupsal degeri (+) olduğundan zeminde yer alan iyonize nem adeta bir mıknatıs gibi çekilerek yapıya yerleşir. Zamanla yapı iyonlara doyar ve kutupsal kararlılığını kaybeder. Nem ve tuza doyan yapı buharlaşma vasıtasıyla aldığı nemi salarken hem iç ortamın nem miktarını arttırır, hem beraberinde tuzu çıkartır hem de duvarlarda küf, mantar ve çeşitli bakterilerin çoğalması için uygun ortam oluşturur. Bu durum hem yapı sağlığı hem de insan sağlığı için çok ciddi sorunlar doğurur. Mantar, küf ve bakterilerin ürettikleri kimyasallar ve sporlar insan bünyesinde ciddi alerjik reaksiyonlar, solunum enfeksiyonları ve çeşitli fiziksel semptomlar oluşturur. Bağışıklık sistemi çok hassas olan küçük çocuk ve yaşlılarda hastalık boyutu daha ciddi bir sorun olmaktadır. Her yıl Avrupa'da bu tür hastalıklardan ölenlerin sayısı trafik kazalarında ölenlerin sayısından daha fazladır. Kaynağı Alman Stern TV olan bir araştırmaya göre Almanya'da 19952000 yılları arasında mantar ve küf oluşumundan kaynaklanan hastalıklardan ölen insanların sayısı 10.000'in üzerindedir. Bu da şu anlama gelmektedir; huzur için sığındığımız evlerimiz aslında büyük bir tabuttan başka bir şey değildir.
Kapiler nem insan sağlığına verdiği zararların yanında yapıların sağlığını da bozmaktadır. Nem ve tuz kusmaları boya ve sıvada tahribata neden olduğundan, her dönem oturanları zor durumda bırakmaktadır. Rutubet kokusu ise ortamın yaşanılabilirliğini azaltmaktadır.
MİRLİNE
Dizayn Grup uzun zamandır yaptığı araştırmalar sonucu Türkiye'de yaşanan bu ve benzeri sorunlar için bir sistem geliştirdi. Yıllardır Avrupa'da kapiler nem ve tuzlanmayı engellemek için uygulanan elektroforez sistemini Türkiye'deki yapılara uygulanabilecek şekilde geliştiren Dizayn Grup, bu konuda da bir ilke imza attı. İzolasyonun doğru uygulanmaması ya da hiç uygulanmaması, kullanılmış malzeme kalitesinin yeterli standartlarda olmaması gibi sebeplerden dolayı oluşan bu yanlışların üstüne bir çizgi çekerek sıkıntıları ortadan kaldıracak bir sistemi Türk halkının hizmetine sundu. Bir önlemler paketi olan bu sistem, kullanıcının sadece nem ve rutubet problemini çözmekle kalmıyor, aynı zamanda çatısından bodrumuna kadar görülen her türlü boya, sıva, tesisat, izolasyon ve drenaj problemlerine de çözüm getiriyor.
Sistemin Çıkış Noktası
Sistemin oluşumundaki en büyük etken; problemin kaynağını probleme karşı kullanmak. Tıpkı zehirlere karşı oluşturulan panzehirler gibi. Ortada var olan problem iyonik, yani bir nevi elektriksel bir problem. Bu sebeple bu hastalığın tedavisi de problemin kaynağından esinlenerek meydana getirilmektedir. Yapının çeşitli bölgelerine ve zeminine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla cüzi miktarda elektrik verilerek uygulanır. Böylelikle yapı, verilen akım sayesinde eski elektriksel karalılığına döndürülür. İyonlar elektriğin de sahip olduğu () kutupla karşılaşınca tıpkı eş kutuplu mıknatısların verdiği tepkiyle hareket eder gibi yapıdan uzaklaşmaya başlar. Zemine bağlanan farklı elektrotlar yardımıyla yapıdan uzaklaşmaya çalışan tuzlar nemle beraber zemine çekilir. Böylece tuz ve nem geldiği yere yani kaynağına dönmüş olur. Yapıda kapiler nem oluşumunu, zeminle yapı arasına adeta bir set çekerek engelleyen sistem, ayrıca zaman içinde yapıdaki tuz ve nemi uzaklaştırarak da yapıyı tekrar eski haline döndürür. Bir ay içinde hem nem ölçüm cihazlarıyla hem de gözle görülebilecek bir iyileşme belirtisi sağlayan sistem yılların etkisiyle oluşmuş tuz ve nem yoğunluğunu da aylar içinde yapıdan uzaklaştırır. Sistemin kurulmasından sonra gözle görülecek tuz kusmaları yapının tedaviye verdiği cevabı en iyi şekilde kanıtlayan belirtilerdir. Bu, soğuk algınlığı nedeniyle hasta yatağına düşmüş bir insanın terleme yoluyla iyileşmesi gibi bir şeydir. Uygulanabileceği Noktalar Mirline uygulama sahası çok geniş bir sistemdir. Ancak biz uygulama alanı olarak ilk etapta tarihi yapıları seçtik. Bunun nedeni, geliştirmiş olduğumuz sistemle hem kültürel değerlerimizi koruyabileceğimizi göstermek hem de yapı tipi itibariyle betonarme sistemlerden daha farklı bir yapıda da sistemin sorunsuz bir şekilde çalıştığını kanıtlayabilmekti. Bilindiği gibi eski taş yapılar günümüz betonarme yapılarından farklı olarak çok kalın duvar ve taşıyıcılara sahiptir. Sistemin böylesine farklı ve zorlu bir yapıya bile aylar gibi kısa sürede etki etmesi inanılmaz güzel ve şaşırtıcıdır. Bu, mirline' nın en zorlu yapı testlerinden bile başarı ile geçtiğine dair en güzel örnektir. Öncelikli derecede sistemin uygulandığı tarihi eserler Dolmabahçe Sarayı, Ihlamur Kasrı ve Vakıf Hat Sanatları Müzesi'dir. Söz konusu tarihi yapılarda sistemin ne derece başarı ile uygulandığı Ihlamur Kasrında yapılan basın toplantısında kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Sistemin İnsan Sağlığına Etkileri Yapılan araştırma ve incelemeler sonrasında sistemin, insanlarda ve bitkiler dahil diğer tüm canlılarda hiçbir zararlı etkisinin olmadığı kanıtlanmıştır. Sistemin tüm elektronik cihazlarda olduğu gibi yaydığı elektromanyetik alan hastane koşullarında aranılan normlarının dahi kat ve kat altındadır. Bilhassa insan sağlığı için çok faydalı olduğunu söylemek dahi mümkündür. Çünkü, sistem etki alanında statik yükleri hareketlendirir ve böylelikle insan kendini daha rahat hisseder. Duvarlardaki su kanallarının () yayınının vücuda etkisi biter. Çok önemli bir husus da ülkemizde yer alan başka bir probleme çözüm olmasıdır. Türkiye'de son zamanlarda yer hareketlerinin oluşmasıyla ortaya çıkan Radon gazı insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Doğası itibariyle radyoaktif olan bu gaz yapılarca çekilerek zamanla yapı içine yerleşir. Sonuçları son derece ciddi olan bu gaz insanlarda kansere neden olan hastalıklar meydana getirmektedir. Nevşehir yakınlarında bir köy bu gazın oluşturduğu hastalılar nedeniyle maalesef yeryüzünden silinmiştir. Radon gazı ülkemizde yerin sadece birkaç metre altında bulunmaktadır. Sinsi oluşu, kokusu ve rengi olmaması, sadece özel cihazlarla bu gazın ortamda ölçülebilmesi olayın ciddiyetini arttırmaktadır. Amerika'da, Avrupa'nın bazı ülkelerinde ve İskandinav ülkelerinde radon testinden geçemeyen binalara ruhsat verilmemektedir. Sistemin çalışma prensibinde radon gazını uzaklaştırma özelliği de bulunmaktadır. Ve ülkemizde bunu gerçekleştiren başka bir sistem de bulunmamaktadır.
Kimyasal Metotlarla Arasındaki Fark Nedir?
En önemli fark şudur ki kimyasallar çözüm değil, çözümsüzlük sunar. Yapıya uygulanan, içinde su tutucu özellikler olan kimyasallar ilk zamanlarda bir çözümmüş gibi gözükse de çok kısa bir süre sonra yine aynı problemlerin yapının farklı bölgelerinde ortaya çıktığı görülmektedir. Nedeniyse çok basittir. Uygulama esnasında yapı içindeki su uzaklaştırılamadığından kullanılan kimyasal örtüler suyu yapı içinde hapsetmeye devam eder, böylelikle yapıda hem nem yükselmesi görülür hem de yapının beton ve demir korozyonu devam eder.
Ve su her zaman çıkmanın bir yolunu bulacağından dolayı kimyasal izolasyon uygulanmış konut sahipleri çoğunlukla tatsız sürprizlerle karşılaşabilirler. Suyun çıktığı yerler tahmin edilemeyen noktalarda olabilir.
Mirline'nın uygulanmasında hiçbir zaman böyle bir sorun ve sürprizlere yer yoktur. Çünkü mirline dışında hiçbir nem ve tuz giderici uygulamalar size garanti veremez. Mirline, sistem uygulandığı tarihten itibaren 7 yıl garanti vermektedir.
İnş. Müh. Evren KAYALIBAĞ
Dizayn Grup Mirline Sistem Sorumlusu
Nedir Kapiler Nem?
En basit tanımıyla kapiler nem, yapı malzemesinin içinde yer alan mikron seviyesindeki, çok küçük çaplı kılcal kanallar sayesinde, su moleküllerinin bu kanallar boyunca tırmanmasıdır. Kapiler nemin uygun koşullarda 9 m'lik bir yüksekliğe tırmanabildiği görülmektedir. Telaffuz edilen bu yükseklik yapılarda hemen hemen 3. kata tekabül etmektedir.
Kapiler Nem Nasıl Oluşur?
Kapiler nem iki şekilde oluşur. Birincisi kılcal kanallar vasıtasıyla oluşan kapiler nemdir. Burada zemin içinde yer alan nem, adeta dumanın soba bacasından yukarı tırmanması gibi yukarıya doğru çıkarak yapıda yükselir.
İkincisi ise manyetik olarak oluşan kapiler nemdir. Bunun nedeniyse su moleküllerinin yapısal karakterleri itibariyle doğada yalnız dolaşmayıp, yapısına polar bağlarla iyonları bağlamasından kaynaklanmaktadır. Doğada iyonların kaynağı olan mineraller çoğunlukla () kutupta bulunduğundan oluşan iyonize nemin de kutupsal değeri () olmaktadır. Yapıların kutupsal degeri (+) olduğundan zeminde yer alan iyonize nem adeta bir mıknatıs gibi çekilerek yapıya yerleşir. Zamanla yapı iyonlara doyar ve kutupsal kararlılığını kaybeder. Nem ve tuza doyan yapı buharlaşma vasıtasıyla aldığı nemi salarken hem iç ortamın nem miktarını arttırır, hem beraberinde tuzu çıkartır hem de duvarlarda küf, mantar ve çeşitli bakterilerin çoğalması için uygun ortam oluşturur. Bu durum hem yapı sağlığı hem de insan sağlığı için çok ciddi sorunlar doğurur. Mantar, küf ve bakterilerin ürettikleri kimyasallar ve sporlar insan bünyesinde ciddi alerjik reaksiyonlar, solunum enfeksiyonları ve çeşitli fiziksel semptomlar oluşturur. Bağışıklık sistemi çok hassas olan küçük çocuk ve yaşlılarda hastalık boyutu daha ciddi bir sorun olmaktadır. Her yıl Avrupa'da bu tür hastalıklardan ölenlerin sayısı trafik kazalarında ölenlerin sayısından daha fazladır. Kaynağı Alman Stern TV olan bir araştırmaya göre Almanya'da 19952000 yılları arasında mantar ve küf oluşumundan kaynaklanan hastalıklardan ölen insanların sayısı 10.000'in üzerindedir. Bu da şu anlama gelmektedir; huzur için sığındığımız evlerimiz aslında büyük bir tabuttan başka bir şey değildir.
Kapiler nem insan sağlığına verdiği zararların yanında yapıların sağlığını da bozmaktadır. Nem ve tuz kusmaları boya ve sıvada tahribata neden olduğundan, her dönem oturanları zor durumda bırakmaktadır. Rutubet kokusu ise ortamın yaşanılabilirliğini azaltmaktadır.
MİRLİNE
Dizayn Grup uzun zamandır yaptığı araştırmalar sonucu Türkiye'de yaşanan bu ve benzeri sorunlar için bir sistem geliştirdi. Yıllardır Avrupa'da kapiler nem ve tuzlanmayı engellemek için uygulanan elektroforez sistemini Türkiye'deki yapılara uygulanabilecek şekilde geliştiren Dizayn Grup, bu konuda da bir ilke imza attı. İzolasyonun doğru uygulanmaması ya da hiç uygulanmaması, kullanılmış malzeme kalitesinin yeterli standartlarda olmaması gibi sebeplerden dolayı oluşan bu yanlışların üstüne bir çizgi çekerek sıkıntıları ortadan kaldıracak bir sistemi Türk halkının hizmetine sundu. Bir önlemler paketi olan bu sistem, kullanıcının sadece nem ve rutubet problemini çözmekle kalmıyor, aynı zamanda çatısından bodrumuna kadar görülen her türlü boya, sıva, tesisat, izolasyon ve drenaj problemlerine de çözüm getiriyor.
Sistemin Çıkış Noktası
Sistemin oluşumundaki en büyük etken; problemin kaynağını probleme karşı kullanmak. Tıpkı zehirlere karşı oluşturulan panzehirler gibi. Ortada var olan problem iyonik, yani bir nevi elektriksel bir problem. Bu sebeple bu hastalığın tedavisi de problemin kaynağından esinlenerek meydana getirilmektedir. Yapının çeşitli bölgelerine ve zeminine yerleştirilen elektrotlar vasıtasıyla cüzi miktarda elektrik verilerek uygulanır. Böylelikle yapı, verilen akım sayesinde eski elektriksel karalılığına döndürülür. İyonlar elektriğin de sahip olduğu () kutupla karşılaşınca tıpkı eş kutuplu mıknatısların verdiği tepkiyle hareket eder gibi yapıdan uzaklaşmaya başlar. Zemine bağlanan farklı elektrotlar yardımıyla yapıdan uzaklaşmaya çalışan tuzlar nemle beraber zemine çekilir. Böylece tuz ve nem geldiği yere yani kaynağına dönmüş olur. Yapıda kapiler nem oluşumunu, zeminle yapı arasına adeta bir set çekerek engelleyen sistem, ayrıca zaman içinde yapıdaki tuz ve nemi uzaklaştırarak da yapıyı tekrar eski haline döndürür. Bir ay içinde hem nem ölçüm cihazlarıyla hem de gözle görülebilecek bir iyileşme belirtisi sağlayan sistem yılların etkisiyle oluşmuş tuz ve nem yoğunluğunu da aylar içinde yapıdan uzaklaştırır. Sistemin kurulmasından sonra gözle görülecek tuz kusmaları yapının tedaviye verdiği cevabı en iyi şekilde kanıtlayan belirtilerdir. Bu, soğuk algınlığı nedeniyle hasta yatağına düşmüş bir insanın terleme yoluyla iyileşmesi gibi bir şeydir. Uygulanabileceği Noktalar Mirline uygulama sahası çok geniş bir sistemdir. Ancak biz uygulama alanı olarak ilk etapta tarihi yapıları seçtik. Bunun nedeni, geliştirmiş olduğumuz sistemle hem kültürel değerlerimizi koruyabileceğimizi göstermek hem de yapı tipi itibariyle betonarme sistemlerden daha farklı bir yapıda da sistemin sorunsuz bir şekilde çalıştığını kanıtlayabilmekti. Bilindiği gibi eski taş yapılar günümüz betonarme yapılarından farklı olarak çok kalın duvar ve taşıyıcılara sahiptir. Sistemin böylesine farklı ve zorlu bir yapıya bile aylar gibi kısa sürede etki etmesi inanılmaz güzel ve şaşırtıcıdır. Bu, mirline' nın en zorlu yapı testlerinden bile başarı ile geçtiğine dair en güzel örnektir. Öncelikli derecede sistemin uygulandığı tarihi eserler Dolmabahçe Sarayı, Ihlamur Kasrı ve Vakıf Hat Sanatları Müzesi'dir. Söz konusu tarihi yapılarda sistemin ne derece başarı ile uygulandığı Ihlamur Kasrında yapılan basın toplantısında kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Sistemin İnsan Sağlığına Etkileri Yapılan araştırma ve incelemeler sonrasında sistemin, insanlarda ve bitkiler dahil diğer tüm canlılarda hiçbir zararlı etkisinin olmadığı kanıtlanmıştır. Sistemin tüm elektronik cihazlarda olduğu gibi yaydığı elektromanyetik alan hastane koşullarında aranılan normlarının dahi kat ve kat altındadır. Bilhassa insan sağlığı için çok faydalı olduğunu söylemek dahi mümkündür. Çünkü, sistem etki alanında statik yükleri hareketlendirir ve böylelikle insan kendini daha rahat hisseder. Duvarlardaki su kanallarının () yayınının vücuda etkisi biter. Çok önemli bir husus da ülkemizde yer alan başka bir probleme çözüm olmasıdır. Türkiye'de son zamanlarda yer hareketlerinin oluşmasıyla ortaya çıkan Radon gazı insan sağlığı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Doğası itibariyle radyoaktif olan bu gaz yapılarca çekilerek zamanla yapı içine yerleşir. Sonuçları son derece ciddi olan bu gaz insanlarda kansere neden olan hastalıklar meydana getirmektedir. Nevşehir yakınlarında bir köy bu gazın oluşturduğu hastalılar nedeniyle maalesef yeryüzünden silinmiştir. Radon gazı ülkemizde yerin sadece birkaç metre altında bulunmaktadır. Sinsi oluşu, kokusu ve rengi olmaması, sadece özel cihazlarla bu gazın ortamda ölçülebilmesi olayın ciddiyetini arttırmaktadır. Amerika'da, Avrupa'nın bazı ülkelerinde ve İskandinav ülkelerinde radon testinden geçemeyen binalara ruhsat verilmemektedir. Sistemin çalışma prensibinde radon gazını uzaklaştırma özelliği de bulunmaktadır. Ve ülkemizde bunu gerçekleştiren başka bir sistem de bulunmamaktadır.
Kimyasal Metotlarla Arasındaki Fark Nedir?
En önemli fark şudur ki kimyasallar çözüm değil, çözümsüzlük sunar. Yapıya uygulanan, içinde su tutucu özellikler olan kimyasallar ilk zamanlarda bir çözümmüş gibi gözükse de çok kısa bir süre sonra yine aynı problemlerin yapının farklı bölgelerinde ortaya çıktığı görülmektedir. Nedeniyse çok basittir. Uygulama esnasında yapı içindeki su uzaklaştırılamadığından kullanılan kimyasal örtüler suyu yapı içinde hapsetmeye devam eder, böylelikle yapıda hem nem yükselmesi görülür hem de yapının beton ve demir korozyonu devam eder.
Ve su her zaman çıkmanın bir yolunu bulacağından dolayı kimyasal izolasyon uygulanmış konut sahipleri çoğunlukla tatsız sürprizlerle karşılaşabilirler. Suyun çıktığı yerler tahmin edilemeyen noktalarda olabilir.
Mirline'nın uygulanmasında hiçbir zaman böyle bir sorun ve sürprizlere yer yoktur. Çünkü mirline dışında hiçbir nem ve tuz giderici uygulamalar size garanti veremez. Mirline, sistem uygulandığı tarihten itibaren 7 yıl garanti vermektedir.
İnş. Müh. Evren KAYALIBAĞ
Dizayn Grup Mirline Sistem Sorumlusu