Havalandırma ve İç Hava Kalitesi
İç hava kalitesinin tanımı verildikten sonra, hasta bina sendromu nedenleri incelenmektedir. İç hava kalitesini artırmanın yolları açıklanmıştır. Bunun en etkin yolu havalandırma miktarının artırılmasıdır. Havalandırma miktarı tartışılarak, son bölümde iç hava kalitesinin sağlanması için projelendirme, uygulama, cihaz seçimi ve işletmede dikkat edilmesi gereken hususlar maddeler halinde sıralanmaktadır.
GİRİŞ
H avalandırma kapalı bir hacimdeki havanın değiştirilmesi işlemidir. Amacı aşağıdaki maddelerinden biri
veya birkaçı olabilir: a. Ortamdaki havanın oksijen içeriğinin azalmasını önlemek
b. Ortamdaki havanın içerisindeki karbondioksit gazı, vücut kokuları, sigara dumanı. nem içeriğinin aşırı artışını önlemek
c. Makinalardan, insanlardan ve aydınlatmadan kaynaklanan ortamdaki ısı kazancını dışarı atmak
d. Makinalardan, pişirmeden ve insanlardan kaynaklanan ortamdaki nem kazancını dışarı atmak
e. Zehirli gazlan ve tozu ortamdan uzaklaştırmak
f. Bakteri ve zararlı mikro organizma sayılarını düşürmek Havalandırma tesisinin oluşturulmasında ana veri havalandırma miktarıdır. Bu hava miktarının belirlenmesi, insanların temiz hava ihtiyacı, belirli kirleticilerin derişiklik seviyelerinin limit değerler altında tutulması, basınç kontrolü ve sıcaklık kontrolü gibi bazı temel kriterlerden biri veya birkaçı esas alınarak yapılır. Geçmiş dönemlerde enerji maliyetleri sistemin tasarımında önemli belirleyici bir parametre oluşturmuştur. Günümüzde enerji maliyetleri yanında, iç hava kalitesi çoğunlukla birinci prensiple çatışan ikinci bir belirleyici parametre haline gelmiştir. Farklı uygulamalar için farklı standartlar değişik rakamlar verebilmektedir. Bu konuda Türk Standartları yeterli derinlikte ve detayda olmadıklarından belirleyici değildir.
Havalandırmayı doğal havalandırma ve mekanik havalandırma olarak ikiye ayırmak mümkündür. Doğal havalandırma bir binanın doğal güçlerden yararlanarak kontrollü olarak havalandırılmasıdır. Mekanik havalandırmada ise, fan gücünden yararlanılır. Bir enerji tüketimi karşılığında, hava zorlanmış olarak hacimlere beslenir.
DOĞAL HAVALANDIRMA
Binaların havalandırılması geleneksel olarak doğal havalandırma ile gerçekleştirilir. Doğal havalandırma tesisi ve bakımı en ucuz havalandırma biçimidir. Elektrik gücü kullanmaz ve sessizdir. Pencereler doğal havalandırmanın temel elemanlarıdır ve havalandırmayı gerçekleştiren temel kuvvetler rüzgar gücü ve ısıl kuvvetlerdir. Maalesef bu doğal güçler ortadan kalktığında doğal havalandırma durur. Bu nedenle bazı zamanlarda mekanik havalandırma kullanımı gerekmektedir.
Günümüzdeki yapılar genellikle tamamen fan gücüyle gerçekleşen mekanik havalandırmaya bağlıdır. Ancak Enerji tasarrufu, iç hava kalitesi ve son yıllarda öne çıkan sürdürülebilirlik kavramı yeni sistemlerin ve çözümlerin geliştirilmesini zorlamaktadır. Bu çerçeve içinde yapı teknolojisinde yeni yönelimler ortaya çıkmıştır. Bu yeni yaklaşıma uygun yapılarda doğal havalandırma büyük önem taşımaktadır. Mekanik sistemler bu yeni yaklaşıma göre, ancak doğal sistemler yetersiz kaldığında devreye girmelidir. Bu konularda bütün dünyada yoğun araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.
Doğal havalandırma yapılan binalarda gece soğutması imkanı da bulunmaktadır. Gece soğutması mekanik sistemlerde "free cooling" adı altında bir opsiyon olarak sunulmaktadır. Bu imkan doğal havalandırma sistemlerinde, sistemin kendi karakteri olarak saklıdır. Yaz mevsiminde dış sıcaklığın, iç sıcaklıktan daha düşük olduğu gece saatlerinde sistem tam açık duruma getirildiğinde, gece boyunca soğuk hava ile yapılan soğutma, bina kütlesi içinde depo edilir. Burada depo edilen soğuk gün boyunca kullanılabilir. İklimin uygun olduğu bölgelerde, uygun tasarlanmış bir yapıda doğal soğutma yolu ile yapıyı bütün bir mevsim mekanik soğutmaya gerek duyulmadan konfor şartları içinde tutmak mümkündür. İngiltere'de yapılan bir çalışmada ise, bu iklim koşullarında, gece soğutması yoluyla, bina tipine göre değişmek üzere, %5 ile %20 arasında soğutma enerjisinden tasarruf imkanı olduğu gösterilmiştir. Gerek doğal havalandırma ve gerekse, doğal soğutma elektrik enerjisi tasarrufu yanında çevrenin ve doğal kaynakların korunması yönünde bir katkıya sahiptir.
MEKANİK (ZORLANMIŞ) HAVALANDIRMA
Mekanik havalandırmada hava değişimi ve hareketi için fan veya fanlardan yararlanılır. Mekanik havalandırmada üç sistem vardır:
a. Doğal hava girişi, mekanik hava emişi
b. Mekanik hava beslemesi, doğal hava çıkışı
c. Dengeli havalandırma denilen mekanik hava beslemesi ve mekanik hava emişi
Mekanik sistem doğal havalandırmada olduğu gibi koşullara bağlı değildir. Zorlanmış olarak sürekli hava hareketi temin edilir. Ancak bunun bir tesis ve işletme maliyeti vardır. Ayrıca fan ve kanal sisteminden gelen ses riski taşır. Dışarıdan alınan taze havanın filtre edilerek tozlardan ve yabancı maddelerden arındırılması ve oda sıcaklığına kadar ısıtılması gerekir. Statik ısıtma olan hacimlerde, taze hava ile karıştırılan dönüş havası tavan seviyesinden ve oda sıcaklığından daha düşük sıcaklıkta üflendiğinde daha iyi bir havalandırma kalitesi elde edilir.
Dışarıdan alman taze havanın şartlandırılması mekanik havalandırmada mümkündür. Halbuki doğal havalandırmada bu ortaya çıkan basınç kayıplarının yarattığı zorluk nedeniyle henüz pratik anlamda çözümsüzdür.
Besleme fanı yanında, egzost edilen hava için ilave bir egzost fanı kullanılırak gerçekleştirilen dengeli havalandırmada, hava miktarı daha iyi kontrol edildiği gibi içerideki basıncı da kontrol etmek mümkündür. Böylece mekanlar arasında basınç farklılıkları yaratılarak bina içindeki hava hareketlerini de kontrol etmek mümkündür. Bu özellikle temiz oda uygulamalarında vazgeçilemez bir imkandır. Mekanik havalandırmada çeşitli enerji geri kazanma imkanları bulunmaktadır. Örneğin, sistemde ısı değiştirgeçleri kullanılarak, dışarı atılan havadan enerjiyi içeri alınan taze havaya aktarmak mümkündür.
İÇ HAVA KALİTESİ
İç hava kalitesi yaşanan hacimlerde solunan havanın temizliği ile ilgilidir. Temiz hava yetkili otoriteler tarafından belirlenen zararlı derişiklik seviyelerinin üstünde bilinen hiçbir kirletici madde içermeyen ve bu havayı soluyan insanların % 80 veya daha üzerindeki oranının havanın kalitesiyle ilgili herhangi bir tatminsizlik hissetmediği hava olarak tarif edilebilir. Konutlar, işyerleri, okullar v.s. gibi endüstriyel olmayan ortamlardaki iç hacimlerde de son yıllarda giderek artan ölçüde iç havanın temizliği ile ilgili endişeler gelişmektedir. İnsanların zamanlarının % 90 gibi bir kısmını iç hacimlerde geçirdikleri ve iç hacimlerdeki insan yoğunluğunun daha fazla olacağı ve bundan kaynaklanan problemler olacağı rahatça tahmin edilebilir. Yine son yıllarda yapılan çalışmalarda hasta bina sendromu (S.B.S.) gibi kavramlar ortaya çıkmış ve iç hacimlerdeki kirlilikten kaynaklanan hastalıklar teşhis edilmiştir. Konu ile ilgili çalışmalar buna paralel olarak artmış, bilimsel makaleler yayınlanmış, bilimsel toplantılar yapılmış ve yaptırım gücü olan yeni standartlar ortaya çıkmıştır. Bu standartlardan ASHRAE 6289 numaralı olanı en geniş biçimde konuyu ele almaktadır. Bu standardın kuralları ve örneğin enerji tasarrufu ilkeleri ile çatışması en çok tartışılan konulardan biri olmuştur.
HASTA BİNA SENDROMU
"Hasta Bina Sendromu" (HBS) görünür hiçbir hastalık nedeni olmayan bir binada, sakinlerin sadece binada geçirdikleri zamanla bağlantılı olarak sağlık ve konfor şikayetleri olmasına verilen isimdir. Şikayetçiler bina içinde belli bir oda veya zon içinde bulunabilecekleri gibi. bina içine de dağılmış olabilirler. Konu ile ilişkili bir başka kavram ise, "Bina Bağlantılı Hastalık" (BBH) kavramıdır. Bu durumda, bina içerisinde teşhis edilen hastalıkların nedenleri bellidir ve binanın havalandırma sisteminden kaynaklanmaktadır.
Hasta Bina Sendromu Göstergeleri
? Bina sakinleri birdenbire rahatsızlıklardan şikayet etmeye başlarlar. Bu şikayetler baş ağrısı, göz burun veya boğaz rahatsızlıkları, öksürük, kuru veya kaşıntılı bir cilt, baş dönmesi, mide bulantısı, konsantrasyon bozuklukları ve kokuya karşı aşırı duyarlılık şeklinde olabilir.
? Bu hastalık belirtilerinin kaynağı tanımlanamamıştır.
? Şikayetçilerin çoğu binayı terkedişlerinden hemen sonra rahatladıklarını belirtmişlerdir.
İÇ HAVA KALİTESİNİ BOZAN HASTA BİNA SENDROMUNUN NEDENLERİ
İç hava kalitesini bozan ve kirlilik oluşturan zararlı maddeleri ancak çeşitli gruplar altında toplayarak tanımlamak mümkündür. İç hava kalitesini bozan kirletici grupları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
1. Solunan havadaki karbondioksit oranı (insanlann ve canlıların solunumları ve yanma kaynaklıdır)
2. Koku (insan kaynaklıdır)
3. Mikroorganizmalar (çevre ve insan kaynaklıdır)
4. Nem (çevre ve pişirme gibi insan faaliyetleri kaynaklıdır)
5. Radon gazı (toprak kaynaklıdır)
6. Organik buharlar (kullanılan eşya ve bina elemanları kaynaklıdır)
7. Toz (çevre ve kullanılan eşya kaynaklıdır)
8. Alerjen maddeler ve canlılar (çevre kaynaklıdır)
9. Sigara dumanı (insan kaynaklıdır)
10. Diğer kaynaklar (yukarıda sayılanların dışında hava kalitesine etki eden daha pekçok faktör vardır.
Bunlar içinde elektronik kirlenmeden, radyasyona kadar pek çok faktör sayılabilir.
11. Bu öğeler bir arada etkili olabileceği gibi yetersiz sıcaklık, nem veya ışığın yetersiz olduğu koşullarda diğer unsurların zararını arttırabilir.
Dahili Kaynaklı Kimyasal Kirleticiler
Bir bina içerisindeki kirli havanın kaynağı çoğu zaman o binanın içerisindedir. Örneğin; bina içerisinde bulunan ve kullanılan yapıştırıcılar, kaplama ve döşemeler, bazı ahşap ürünler, kopyalama makinaları, böcek zehirleri, temizlik malzemelerinden yayılan formaldehit de içeren uçucu organik bileşenler hava kirliliğine sebep olan etmenlerdendir.
Sigara dumanı; yüksek oranda uçucu organik bileşenlerin, diğer toksit bileşenlerin ve de solunabilir parçacıkların oluşumunda büyük katkısı olan bir etmendir. Araştırmalar kanserojen olarak da bilinen bazı uçucu organik bileşenlerin yüksek konsantrasyonda solunmasının kronik ve akut sağlık sorunlarına neden olduğunu göstermektedir. Düşük dereceden orta derecelere kadar birçok uçucu organik madde de akut reaksiyonlara neden olabilir.
Harici Kaynaklı Kimyasal Pislikler
Bir binanın taze hava olarak aldığı hava; çevredeki diğer binalardan atılan hava olabilir. Binalarda emiş menfezlerinin, pencere ve açıklıkların yanlış yerleştirilmesi; motorlu araçların ve binaların (banyo ve mutfaklardan kaynaklanan) egzost gazlarının, tesisatlardan kaçan gazların binaya kolayca girmesine sebep olur. Bunun yanında çeşitli yanma ürünleri de binaya yakınlardaki garajlardan girebilir.
Biyolojik Kirleticiler
Bakteri, küf, polen ve virüsler en genel biyolojik kirleticilerdendir. Bu kirleticiler kanallar,nemlendiriciler veya drenaj tavasında biriken durgun sularda veya çatı, döşeme veya izolasyonda toplanan sularda çoğalıp büyüyebilirler. Kimi zaman da böcek veya kuş pislikleri de biyolojik kirlenmeye neden olabilir. Öksürük, göğüs sıkışması, yüksek ateş, titreme, kas ağrısı ve mide tahrişatı ve üst solunum yolu tıkanıklığı, allerjik tepkiler biyolojik pisliklerin yol açtığı rahatsızlıklardandır. Legionella bakterisi de bilindiği üzere Lejyoner hastalığına ve ateşe neden olmaktadır.
Radon ve Asbest
Hasta bina sendromu ve bina bağlantılı hastalıklar akut veya orta dereceli sağlık sorunlarına neden olabilirken, radon ve asbest vücuda alındıktan uzun süre sonra zararlı etkilerini gösterir. Bu iki madde bir binanın iç hava kalitesinin çok yönlü değerlendirilmesinde detaylı olarak ele alınmalıdır.
İÇ HAVA KALİTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YÖNTEMLER
İç hava kalitesinin geliştirilmesi için yöntemler belirlidir.
1. Öncelikle kirlilik kaynaklarının kontrolü ve azaltılması gerekir. Örneğin sigara içiminin yasaklanması, zararlı gazlar çıkaran halı v.s. malzemelerin iç hacimlerde kullanılmaması bu önlemler arasında sayılabilir.
2. Zararlı maddelerin kaynağında yakalanması, ortama karışmadan dışarı atılması prensibi, endüstriyel havalandırma ve mutfak havalandırması gibi alanlarda yaygın olarak kullanılan prensiplerdir. Bu gibi alanlarda kirletici kaynakları belirlidir.
3. İç ortamdaki havanın filtre edilmesi ve temizlenmesi. Bu yöntem kirletici maddelerin çok fazla cinste ve sayıda olması nedeniyle tam başarıyla kullanılamamaktadır. Ancak gelişen bir sektördür. Özellikle dış havanın da temiz olarak nitelenmesinin mümkün olmadığı pek çok bölgede tek etkin yöntem temizleme olmaktadır.
4. İç hava kalitesinin sağlanmasında günümüzde, hala en yaygın kullanılan ve en etkin yöntem havalandırmadır. Yeterli miktarda taze havanın iç mekanlara verilmesiyle, içerideki hava kalitesi tatmin edici bir düzeye getirilebilir.
Kirletici Madde Kaynağının Ortadan Kaldırılması veya Değişimi:
Bu yöntem kirlilik kaynağının bilindiği ve kontrolünün mümkün olduğu durumlarda iç hava kalitesiyle ilgili sorunların çözümlenmesinde oldukça etkilidir. Filtrelerin periodik olarak temizlenmesi veya değiştirilmesi gerekir. Binanın çelik tavan kaplamasının değiştirilmesi, sigara odalarının izolasyonu, kirletici madde kaynağının dışarıdan hava alacak şekilde yerleştirilmesi, boyaların, yapıştırıcı, solvent ve böcek zehirlerinin iyi havalandırılan alanlarda depolanması ve bu zararlı maddelerin bina sakinlerinin binada olmadığı zaman dilimlerinde kullanılması konu ile ilgili sayılabilecek diğer önlemlerdir. Binaların bakımı yapıldıktan sonra belli bir süre zehirli maddelerin etkisinin geçmesi için binaya girilmemelidir.
Havalandırma Oranını Arttırmak
Bir binadaki kirlilik oranını düşürmek için havalandırma oranlarını ve hava dağıtımını arttırmak genellikle maliyeti çok yüksek bir işlemdir. Ancak iç hava kalitesinin sağlanması açısından havalandırma kilit parametredir. Binaların havalandırma sistemleri tasarımı, yerel bina standartlarını karşılayabilecek şekilde yapılmalıdır. Gerektiğinde inisiyatif kullanarak standartların üzerinde havalandırma yapılması öngörülebilir. Binada yüksek kirletici madde kaynağı çok kuvvetli olduğu hallerde, yerel egzost sistemi kirli havanın atılması için çok önemlidir. Kirli havanın belli bölgelerde yoğun olarak toplanmış olduğu dinlenme . fotokopi ve baskı odası gibi odalarda yerel egzost sistemi kısmen de olsa kullanılabilir.
Hava Temizleme
Hava temizleme kaynak kontrolünde ek bir metod olarak kullanılabilse de uygulanma alanı oldukça limitlidir. Fırın filtreleri gibi parça kontrolünde kullanılan cihazlar ucuz fakat küçük parçacıkların tutulmasında yetersizdir. Çok küçük parçacıkların tutulmasında kullanılabilecek yüksek kapasiteli hava filtreleri ise montaj ve işletim açısından oldukça pahalıdır. Gaz fazdaki kirliliklerin tutulmasında ise mekanik filtreler yetersizdir. Bu tarz gaz fazındaki kirlilikler adsorbent tutucular kullanılarak atılabilir ancak bu cihazlar pahalıdır ve çok sık değiştirilmesi gereklidir.
HAVALANDIRMA MİKTARLARI
Bindokuzyüzlü yılların başından ortalarına kadar binalardaki havalandırma miktarı standartı her bir bina sakini için 7 l/sn iken, 1973 'deki petrol ambargosunun sonucu enerji tasarrufu kaygısıyla havalandırma miktarının kişi başına 2,36 l/sn 'ye kadar düştüğü görülmektedir. Çoğu durumda 2,36 l/sn 'ye düşen bu dış hava miktarının, hem konfor hem de sağlık şartlarını karşılamakta yetersiz kaldığı görülmüştür. Yetersiz havalandırma; ısıtma soğutma ve havalandırma sistemlerinin verimsiz çalışmasının da bir sonucu olarak da karşımıza çıkabilir. Eğer bir binanın HVAC sistemi havayı insanlara efektif bir şekilde dağıtamıyorsa bu hasta bina sendromunda önemli bir etken olarak karşımıza çıkabilir. Minimum enerji tüketimiyle kabul edilebilir bir iç hava kalitesine ulaşabilmek için ASHRAE kişi başına düşen dış hava miktarını bir standarta bağlamıştır. Ancak söz konusu havalandırma değerleri hala tartışılmakta olan değerlerdir. Yeterli havalandırmayı, kaynaktan bağımsız olarak, her koşul için geçerli genel değerlerle temin etmek mümkün değildir. Belki de havalandırma miktarları, aynı ısı kaybı ve kazancı hesaplarında yapıldığı gibi, her bina için kaynak tanımına bağlı olarak hesaplanmalıdır. Böyle bir hesap yöntemi, kaynak tanımları yapılamadığı ve zararlı düzeyleri belirlenemediği için, günümüzde verilememektedir.
Buradan hareketle son yıllarda gelişen tekniklerden biri talep kontrollü havalandırmadır. Bu sistemde hava kalite sensöründen veya C02 sensöründen kumanda alan bir havalandırma sistemi ihtiyaç olduğunda ve talep geldiğinde devreye girmektedir. Özellikle kafe, bar gibi yoğun havalandırma gereken ve büyük havalandırma enerjisi tüketimi olan yerlerde bu sistem giderek yaygınlaşmaktadır.
İÇ HAVA KALİTESİNİN SAĞLANMASI İÇİN PROJELENDİRME, UYGULAMA, CİHAZ SEÇİMİ VE İŞLETMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI HUSUSLAR
? Proje firması, uygulama firması ve binanın işletme/ bakım grubunun kendi aralarında ve mal sahibiyle, binanın hijyen standardının VDI 6022'de belirtilen hususlara uygunluğu konusunda mutabakat sağlanmalıdır.
? Projenin gerek uygulaması sırasında, gerekse işletmesi süresince sistemin temiz tutulmasına yönelik yazılı bir hijyen yönetmeliği hazırlanmalıdır.
? Bypass ihtimalinin önlenmesi için:
a Binadaki taze hava alış ve egzost havası atış noktaları projelerde sarih bir şekilde belirtilmeli, uygulama firması bu noktaların uygunluğunu çevre şartlarını da (ağır trafik, ses seviyeleri, çevre bina bacaları ve egzost atışları gibi) göz önüne alarak kontrol etmelidir. Bir değişiklik söz konusu ise proje firması ile protokol düzenlenmelidir.
b. Statik ısıtma varsa, tavan seviyesinden üflenen hava oda sıcaklığının altındaki sıcaklıkta üflenmelidir.
?. Tüm havalandırma cihazları fabrika çıkışından işletmeye alma aşamasına kadar geçen süreçte koruma
ambalajlarına haiz olmalıdır. ? Klima ve havalandırma santrallarının hücre yapıları ısı köprülerine izin vermemelidir. Modüler hücrelerdeki sızdırmazlık contaları kapalı hücreli özellikle olmalıdır.
? Her filtre kademesine gereken hassasiyette fark basınç monometresi monte edilerek
filtre kirlilikleri gözlenmelidir. ? Damla tutucular temizlenebilmesi için sökülebilir olmalıdır. (Servis kapısı !)
? Soğutucu bataryaların kondens tavaları çıkışına uygun yükseklikte sifon monte edilmeli ve drenaj borusu yeterli conta ve eğimde çekilmelidir.
? Filtrelerin kirlilik seviyesini proje ve şartnamelerde belirtilmelidir. Ayrıca stoktaki filtrelerin (yedek filtreler) max. depolanma süresi bilinmeli ve bunlar kuru ve tozdan arındırılmış mahallerde olmalıdır.
? Buharlı nemlendiricilerde oluşan kondensin nemlendiriciden sonraki hücrelere ve hava kanallarına girmesi önlenmelidir. (Nemlendirici hücre uzunluğunun kontrolü ! )
? Soğutma ve ısıtma bataryalarının hava tarafı basınç kayıplarının periyodik ölçümü için test pointler tesis edilmelidir.
? Havalandırma ve klima santralı kombinasyonunda soğutucu bataryadan sonra susturucu ve/veya filtre hücresi bulunmamalıdır.
? Tüm havalandırma cihazları şantiyelerde uygun koşullarda depolanmalı ve montajları süresince temiz tutulmalıdır. Özellikle hava ile temas eden yüzeylerin kuru olmasına dikkat edilmelidir.
? Hava kanalı montajlarında gün sonunda açık olan ağızlar kapatılmalı ve kanal içlerinin kirlenmesi önlenmelidir.
? İşletmeye alma çalışmaları ve VDI 6022'ye göre yapılmalıdır.
? İşletme grubu ve/veya firmasının elemanları VDI 6022 Blatt 1 / T de işlenen kalifikasyona haiz olmalıdır.
? Sistemde işletme sırasında yapılması gereken hijyenik kontroller, temizlik çalışmaları, dezenfeksiyon işlemleri yazılı olarak hazırlanmalı ve binanın işletmesinden sorumlu en yetkili kişi tarafından kontrol edilmeli.
? Önemli not: Avrupa'da özellikle yoğun insan bulunan tesislerde (oteller, iş merkezleri, alışveriş merkezleri v.s.) bina hijyen sorumlusu istihdam edilmektedir.
? Filtre değişimlerinin kaydı tutulmalıdır.
? Tüm sistem elemanları için periyodik bakım prosedürü uygulanmalıdır.
? Tüm drenaj tavalarından suyun gittiği kontrol edilmeli.
? Sulu nemlendiricilerin su rezerv tankları sistem 48 saatten uzun bir süre içinde çalıştırılması ise otomatik boşaltma/doldurma sistemine haiz olmalıdır. (Aynı önlemler soğutma kuleleri içinde tavsiye edilmektedir.)
? Nemlendiricilerde kullanılan suyun analizleri 14 günde bir yapılmalıdır.
? Kimyasal temizlemede kullanılan maddelerin insanlara zarar vermemesi sağlanmalıdır. ? Klima ve havalandırma santrallarının hücre yapısı hijyenik olmalıdır.
? Hava yıkayıcı ve sulu nemlendiricilerde hijyen otomasyonu yapılmalıdır. (Akşamları su rezerv tankları otomatik olarak boşaltılmalı, kuru çalıştırma yapılmalı; sabahları otomotik su doldurma sağlanmalıdır. Bu şekilde litaratürde Pazartesi ateşi denilen sendromun önlendiği tespit edilmiştir.)
Mak. Yük. Müh. Rüknettin Küçükcalı
kısan Buderus
GİRİŞ
H avalandırma kapalı bir hacimdeki havanın değiştirilmesi işlemidir. Amacı aşağıdaki maddelerinden biri
veya birkaçı olabilir: a. Ortamdaki havanın oksijen içeriğinin azalmasını önlemek
b. Ortamdaki havanın içerisindeki karbondioksit gazı, vücut kokuları, sigara dumanı. nem içeriğinin aşırı artışını önlemek
c. Makinalardan, insanlardan ve aydınlatmadan kaynaklanan ortamdaki ısı kazancını dışarı atmak
d. Makinalardan, pişirmeden ve insanlardan kaynaklanan ortamdaki nem kazancını dışarı atmak
e. Zehirli gazlan ve tozu ortamdan uzaklaştırmak
f. Bakteri ve zararlı mikro organizma sayılarını düşürmek Havalandırma tesisinin oluşturulmasında ana veri havalandırma miktarıdır. Bu hava miktarının belirlenmesi, insanların temiz hava ihtiyacı, belirli kirleticilerin derişiklik seviyelerinin limit değerler altında tutulması, basınç kontrolü ve sıcaklık kontrolü gibi bazı temel kriterlerden biri veya birkaçı esas alınarak yapılır. Geçmiş dönemlerde enerji maliyetleri sistemin tasarımında önemli belirleyici bir parametre oluşturmuştur. Günümüzde enerji maliyetleri yanında, iç hava kalitesi çoğunlukla birinci prensiple çatışan ikinci bir belirleyici parametre haline gelmiştir. Farklı uygulamalar için farklı standartlar değişik rakamlar verebilmektedir. Bu konuda Türk Standartları yeterli derinlikte ve detayda olmadıklarından belirleyici değildir.
Havalandırmayı doğal havalandırma ve mekanik havalandırma olarak ikiye ayırmak mümkündür. Doğal havalandırma bir binanın doğal güçlerden yararlanarak kontrollü olarak havalandırılmasıdır. Mekanik havalandırmada ise, fan gücünden yararlanılır. Bir enerji tüketimi karşılığında, hava zorlanmış olarak hacimlere beslenir.
DOĞAL HAVALANDIRMA
Binaların havalandırılması geleneksel olarak doğal havalandırma ile gerçekleştirilir. Doğal havalandırma tesisi ve bakımı en ucuz havalandırma biçimidir. Elektrik gücü kullanmaz ve sessizdir. Pencereler doğal havalandırmanın temel elemanlarıdır ve havalandırmayı gerçekleştiren temel kuvvetler rüzgar gücü ve ısıl kuvvetlerdir. Maalesef bu doğal güçler ortadan kalktığında doğal havalandırma durur. Bu nedenle bazı zamanlarda mekanik havalandırma kullanımı gerekmektedir.
Günümüzdeki yapılar genellikle tamamen fan gücüyle gerçekleşen mekanik havalandırmaya bağlıdır. Ancak Enerji tasarrufu, iç hava kalitesi ve son yıllarda öne çıkan sürdürülebilirlik kavramı yeni sistemlerin ve çözümlerin geliştirilmesini zorlamaktadır. Bu çerçeve içinde yapı teknolojisinde yeni yönelimler ortaya çıkmıştır. Bu yeni yaklaşıma uygun yapılarda doğal havalandırma büyük önem taşımaktadır. Mekanik sistemler bu yeni yaklaşıma göre, ancak doğal sistemler yetersiz kaldığında devreye girmelidir. Bu konularda bütün dünyada yoğun araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.
Doğal havalandırma yapılan binalarda gece soğutması imkanı da bulunmaktadır. Gece soğutması mekanik sistemlerde "free cooling" adı altında bir opsiyon olarak sunulmaktadır. Bu imkan doğal havalandırma sistemlerinde, sistemin kendi karakteri olarak saklıdır. Yaz mevsiminde dış sıcaklığın, iç sıcaklıktan daha düşük olduğu gece saatlerinde sistem tam açık duruma getirildiğinde, gece boyunca soğuk hava ile yapılan soğutma, bina kütlesi içinde depo edilir. Burada depo edilen soğuk gün boyunca kullanılabilir. İklimin uygun olduğu bölgelerde, uygun tasarlanmış bir yapıda doğal soğutma yolu ile yapıyı bütün bir mevsim mekanik soğutmaya gerek duyulmadan konfor şartları içinde tutmak mümkündür. İngiltere'de yapılan bir çalışmada ise, bu iklim koşullarında, gece soğutması yoluyla, bina tipine göre değişmek üzere, %5 ile %20 arasında soğutma enerjisinden tasarruf imkanı olduğu gösterilmiştir. Gerek doğal havalandırma ve gerekse, doğal soğutma elektrik enerjisi tasarrufu yanında çevrenin ve doğal kaynakların korunması yönünde bir katkıya sahiptir.
MEKANİK (ZORLANMIŞ) HAVALANDIRMA
Mekanik havalandırmada hava değişimi ve hareketi için fan veya fanlardan yararlanılır. Mekanik havalandırmada üç sistem vardır:
a. Doğal hava girişi, mekanik hava emişi
b. Mekanik hava beslemesi, doğal hava çıkışı
c. Dengeli havalandırma denilen mekanik hava beslemesi ve mekanik hava emişi
Mekanik sistem doğal havalandırmada olduğu gibi koşullara bağlı değildir. Zorlanmış olarak sürekli hava hareketi temin edilir. Ancak bunun bir tesis ve işletme maliyeti vardır. Ayrıca fan ve kanal sisteminden gelen ses riski taşır. Dışarıdan alınan taze havanın filtre edilerek tozlardan ve yabancı maddelerden arındırılması ve oda sıcaklığına kadar ısıtılması gerekir. Statik ısıtma olan hacimlerde, taze hava ile karıştırılan dönüş havası tavan seviyesinden ve oda sıcaklığından daha düşük sıcaklıkta üflendiğinde daha iyi bir havalandırma kalitesi elde edilir.
Dışarıdan alman taze havanın şartlandırılması mekanik havalandırmada mümkündür. Halbuki doğal havalandırmada bu ortaya çıkan basınç kayıplarının yarattığı zorluk nedeniyle henüz pratik anlamda çözümsüzdür.
Besleme fanı yanında, egzost edilen hava için ilave bir egzost fanı kullanılırak gerçekleştirilen dengeli havalandırmada, hava miktarı daha iyi kontrol edildiği gibi içerideki basıncı da kontrol etmek mümkündür. Böylece mekanlar arasında basınç farklılıkları yaratılarak bina içindeki hava hareketlerini de kontrol etmek mümkündür. Bu özellikle temiz oda uygulamalarında vazgeçilemez bir imkandır. Mekanik havalandırmada çeşitli enerji geri kazanma imkanları bulunmaktadır. Örneğin, sistemde ısı değiştirgeçleri kullanılarak, dışarı atılan havadan enerjiyi içeri alınan taze havaya aktarmak mümkündür.
İÇ HAVA KALİTESİ
İç hava kalitesi yaşanan hacimlerde solunan havanın temizliği ile ilgilidir. Temiz hava yetkili otoriteler tarafından belirlenen zararlı derişiklik seviyelerinin üstünde bilinen hiçbir kirletici madde içermeyen ve bu havayı soluyan insanların % 80 veya daha üzerindeki oranının havanın kalitesiyle ilgili herhangi bir tatminsizlik hissetmediği hava olarak tarif edilebilir. Konutlar, işyerleri, okullar v.s. gibi endüstriyel olmayan ortamlardaki iç hacimlerde de son yıllarda giderek artan ölçüde iç havanın temizliği ile ilgili endişeler gelişmektedir. İnsanların zamanlarının % 90 gibi bir kısmını iç hacimlerde geçirdikleri ve iç hacimlerdeki insan yoğunluğunun daha fazla olacağı ve bundan kaynaklanan problemler olacağı rahatça tahmin edilebilir. Yine son yıllarda yapılan çalışmalarda hasta bina sendromu (S.B.S.) gibi kavramlar ortaya çıkmış ve iç hacimlerdeki kirlilikten kaynaklanan hastalıklar teşhis edilmiştir. Konu ile ilgili çalışmalar buna paralel olarak artmış, bilimsel makaleler yayınlanmış, bilimsel toplantılar yapılmış ve yaptırım gücü olan yeni standartlar ortaya çıkmıştır. Bu standartlardan ASHRAE 6289 numaralı olanı en geniş biçimde konuyu ele almaktadır. Bu standardın kuralları ve örneğin enerji tasarrufu ilkeleri ile çatışması en çok tartışılan konulardan biri olmuştur.
HASTA BİNA SENDROMU
"Hasta Bina Sendromu" (HBS) görünür hiçbir hastalık nedeni olmayan bir binada, sakinlerin sadece binada geçirdikleri zamanla bağlantılı olarak sağlık ve konfor şikayetleri olmasına verilen isimdir. Şikayetçiler bina içinde belli bir oda veya zon içinde bulunabilecekleri gibi. bina içine de dağılmış olabilirler. Konu ile ilişkili bir başka kavram ise, "Bina Bağlantılı Hastalık" (BBH) kavramıdır. Bu durumda, bina içerisinde teşhis edilen hastalıkların nedenleri bellidir ve binanın havalandırma sisteminden kaynaklanmaktadır.
Hasta Bina Sendromu Göstergeleri
? Bina sakinleri birdenbire rahatsızlıklardan şikayet etmeye başlarlar. Bu şikayetler baş ağrısı, göz burun veya boğaz rahatsızlıkları, öksürük, kuru veya kaşıntılı bir cilt, baş dönmesi, mide bulantısı, konsantrasyon bozuklukları ve kokuya karşı aşırı duyarlılık şeklinde olabilir.
? Bu hastalık belirtilerinin kaynağı tanımlanamamıştır.
? Şikayetçilerin çoğu binayı terkedişlerinden hemen sonra rahatladıklarını belirtmişlerdir.
İÇ HAVA KALİTESİNİ BOZAN HASTA BİNA SENDROMUNUN NEDENLERİ
İç hava kalitesini bozan ve kirlilik oluşturan zararlı maddeleri ancak çeşitli gruplar altında toplayarak tanımlamak mümkündür. İç hava kalitesini bozan kirletici grupları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
1. Solunan havadaki karbondioksit oranı (insanlann ve canlıların solunumları ve yanma kaynaklıdır)
2. Koku (insan kaynaklıdır)
3. Mikroorganizmalar (çevre ve insan kaynaklıdır)
4. Nem (çevre ve pişirme gibi insan faaliyetleri kaynaklıdır)
5. Radon gazı (toprak kaynaklıdır)
6. Organik buharlar (kullanılan eşya ve bina elemanları kaynaklıdır)
7. Toz (çevre ve kullanılan eşya kaynaklıdır)
8. Alerjen maddeler ve canlılar (çevre kaynaklıdır)
9. Sigara dumanı (insan kaynaklıdır)
10. Diğer kaynaklar (yukarıda sayılanların dışında hava kalitesine etki eden daha pekçok faktör vardır.
Bunlar içinde elektronik kirlenmeden, radyasyona kadar pek çok faktör sayılabilir.
11. Bu öğeler bir arada etkili olabileceği gibi yetersiz sıcaklık, nem veya ışığın yetersiz olduğu koşullarda diğer unsurların zararını arttırabilir.
Dahili Kaynaklı Kimyasal Kirleticiler
Bir bina içerisindeki kirli havanın kaynağı çoğu zaman o binanın içerisindedir. Örneğin; bina içerisinde bulunan ve kullanılan yapıştırıcılar, kaplama ve döşemeler, bazı ahşap ürünler, kopyalama makinaları, böcek zehirleri, temizlik malzemelerinden yayılan formaldehit de içeren uçucu organik bileşenler hava kirliliğine sebep olan etmenlerdendir.
Sigara dumanı; yüksek oranda uçucu organik bileşenlerin, diğer toksit bileşenlerin ve de solunabilir parçacıkların oluşumunda büyük katkısı olan bir etmendir. Araştırmalar kanserojen olarak da bilinen bazı uçucu organik bileşenlerin yüksek konsantrasyonda solunmasının kronik ve akut sağlık sorunlarına neden olduğunu göstermektedir. Düşük dereceden orta derecelere kadar birçok uçucu organik madde de akut reaksiyonlara neden olabilir.
Harici Kaynaklı Kimyasal Pislikler
Bir binanın taze hava olarak aldığı hava; çevredeki diğer binalardan atılan hava olabilir. Binalarda emiş menfezlerinin, pencere ve açıklıkların yanlış yerleştirilmesi; motorlu araçların ve binaların (banyo ve mutfaklardan kaynaklanan) egzost gazlarının, tesisatlardan kaçan gazların binaya kolayca girmesine sebep olur. Bunun yanında çeşitli yanma ürünleri de binaya yakınlardaki garajlardan girebilir.
Biyolojik Kirleticiler
Bakteri, küf, polen ve virüsler en genel biyolojik kirleticilerdendir. Bu kirleticiler kanallar,nemlendiriciler veya drenaj tavasında biriken durgun sularda veya çatı, döşeme veya izolasyonda toplanan sularda çoğalıp büyüyebilirler. Kimi zaman da böcek veya kuş pislikleri de biyolojik kirlenmeye neden olabilir. Öksürük, göğüs sıkışması, yüksek ateş, titreme, kas ağrısı ve mide tahrişatı ve üst solunum yolu tıkanıklığı, allerjik tepkiler biyolojik pisliklerin yol açtığı rahatsızlıklardandır. Legionella bakterisi de bilindiği üzere Lejyoner hastalığına ve ateşe neden olmaktadır.
Radon ve Asbest
Hasta bina sendromu ve bina bağlantılı hastalıklar akut veya orta dereceli sağlık sorunlarına neden olabilirken, radon ve asbest vücuda alındıktan uzun süre sonra zararlı etkilerini gösterir. Bu iki madde bir binanın iç hava kalitesinin çok yönlü değerlendirilmesinde detaylı olarak ele alınmalıdır.
İÇ HAVA KALİTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN YÖNTEMLER
İç hava kalitesinin geliştirilmesi için yöntemler belirlidir.
1. Öncelikle kirlilik kaynaklarının kontrolü ve azaltılması gerekir. Örneğin sigara içiminin yasaklanması, zararlı gazlar çıkaran halı v.s. malzemelerin iç hacimlerde kullanılmaması bu önlemler arasında sayılabilir.
2. Zararlı maddelerin kaynağında yakalanması, ortama karışmadan dışarı atılması prensibi, endüstriyel havalandırma ve mutfak havalandırması gibi alanlarda yaygın olarak kullanılan prensiplerdir. Bu gibi alanlarda kirletici kaynakları belirlidir.
3. İç ortamdaki havanın filtre edilmesi ve temizlenmesi. Bu yöntem kirletici maddelerin çok fazla cinste ve sayıda olması nedeniyle tam başarıyla kullanılamamaktadır. Ancak gelişen bir sektördür. Özellikle dış havanın da temiz olarak nitelenmesinin mümkün olmadığı pek çok bölgede tek etkin yöntem temizleme olmaktadır.
4. İç hava kalitesinin sağlanmasında günümüzde, hala en yaygın kullanılan ve en etkin yöntem havalandırmadır. Yeterli miktarda taze havanın iç mekanlara verilmesiyle, içerideki hava kalitesi tatmin edici bir düzeye getirilebilir.
Kirletici Madde Kaynağının Ortadan Kaldırılması veya Değişimi:
Bu yöntem kirlilik kaynağının bilindiği ve kontrolünün mümkün olduğu durumlarda iç hava kalitesiyle ilgili sorunların çözümlenmesinde oldukça etkilidir. Filtrelerin periodik olarak temizlenmesi veya değiştirilmesi gerekir. Binanın çelik tavan kaplamasının değiştirilmesi, sigara odalarının izolasyonu, kirletici madde kaynağının dışarıdan hava alacak şekilde yerleştirilmesi, boyaların, yapıştırıcı, solvent ve böcek zehirlerinin iyi havalandırılan alanlarda depolanması ve bu zararlı maddelerin bina sakinlerinin binada olmadığı zaman dilimlerinde kullanılması konu ile ilgili sayılabilecek diğer önlemlerdir. Binaların bakımı yapıldıktan sonra belli bir süre zehirli maddelerin etkisinin geçmesi için binaya girilmemelidir.
Havalandırma Oranını Arttırmak
Bir binadaki kirlilik oranını düşürmek için havalandırma oranlarını ve hava dağıtımını arttırmak genellikle maliyeti çok yüksek bir işlemdir. Ancak iç hava kalitesinin sağlanması açısından havalandırma kilit parametredir. Binaların havalandırma sistemleri tasarımı, yerel bina standartlarını karşılayabilecek şekilde yapılmalıdır. Gerektiğinde inisiyatif kullanarak standartların üzerinde havalandırma yapılması öngörülebilir. Binada yüksek kirletici madde kaynağı çok kuvvetli olduğu hallerde, yerel egzost sistemi kirli havanın atılması için çok önemlidir. Kirli havanın belli bölgelerde yoğun olarak toplanmış olduğu dinlenme . fotokopi ve baskı odası gibi odalarda yerel egzost sistemi kısmen de olsa kullanılabilir.
Hava Temizleme
Hava temizleme kaynak kontrolünde ek bir metod olarak kullanılabilse de uygulanma alanı oldukça limitlidir. Fırın filtreleri gibi parça kontrolünde kullanılan cihazlar ucuz fakat küçük parçacıkların tutulmasında yetersizdir. Çok küçük parçacıkların tutulmasında kullanılabilecek yüksek kapasiteli hava filtreleri ise montaj ve işletim açısından oldukça pahalıdır. Gaz fazdaki kirliliklerin tutulmasında ise mekanik filtreler yetersizdir. Bu tarz gaz fazındaki kirlilikler adsorbent tutucular kullanılarak atılabilir ancak bu cihazlar pahalıdır ve çok sık değiştirilmesi gereklidir.
HAVALANDIRMA MİKTARLARI
Bindokuzyüzlü yılların başından ortalarına kadar binalardaki havalandırma miktarı standartı her bir bina sakini için 7 l/sn iken, 1973 'deki petrol ambargosunun sonucu enerji tasarrufu kaygısıyla havalandırma miktarının kişi başına 2,36 l/sn 'ye kadar düştüğü görülmektedir. Çoğu durumda 2,36 l/sn 'ye düşen bu dış hava miktarının, hem konfor hem de sağlık şartlarını karşılamakta yetersiz kaldığı görülmüştür. Yetersiz havalandırma; ısıtma soğutma ve havalandırma sistemlerinin verimsiz çalışmasının da bir sonucu olarak da karşımıza çıkabilir. Eğer bir binanın HVAC sistemi havayı insanlara efektif bir şekilde dağıtamıyorsa bu hasta bina sendromunda önemli bir etken olarak karşımıza çıkabilir. Minimum enerji tüketimiyle kabul edilebilir bir iç hava kalitesine ulaşabilmek için ASHRAE kişi başına düşen dış hava miktarını bir standarta bağlamıştır. Ancak söz konusu havalandırma değerleri hala tartışılmakta olan değerlerdir. Yeterli havalandırmayı, kaynaktan bağımsız olarak, her koşul için geçerli genel değerlerle temin etmek mümkün değildir. Belki de havalandırma miktarları, aynı ısı kaybı ve kazancı hesaplarında yapıldığı gibi, her bina için kaynak tanımına bağlı olarak hesaplanmalıdır. Böyle bir hesap yöntemi, kaynak tanımları yapılamadığı ve zararlı düzeyleri belirlenemediği için, günümüzde verilememektedir.
Buradan hareketle son yıllarda gelişen tekniklerden biri talep kontrollü havalandırmadır. Bu sistemde hava kalite sensöründen veya C02 sensöründen kumanda alan bir havalandırma sistemi ihtiyaç olduğunda ve talep geldiğinde devreye girmektedir. Özellikle kafe, bar gibi yoğun havalandırma gereken ve büyük havalandırma enerjisi tüketimi olan yerlerde bu sistem giderek yaygınlaşmaktadır.
İÇ HAVA KALİTESİNİN SAĞLANMASI İÇİN PROJELENDİRME, UYGULAMA, CİHAZ SEÇİMİ VE İŞLETMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAZI HUSUSLAR
? Proje firması, uygulama firması ve binanın işletme/ bakım grubunun kendi aralarında ve mal sahibiyle, binanın hijyen standardının VDI 6022'de belirtilen hususlara uygunluğu konusunda mutabakat sağlanmalıdır.
? Projenin gerek uygulaması sırasında, gerekse işletmesi süresince sistemin temiz tutulmasına yönelik yazılı bir hijyen yönetmeliği hazırlanmalıdır.
? Bypass ihtimalinin önlenmesi için:
a Binadaki taze hava alış ve egzost havası atış noktaları projelerde sarih bir şekilde belirtilmeli, uygulama firması bu noktaların uygunluğunu çevre şartlarını da (ağır trafik, ses seviyeleri, çevre bina bacaları ve egzost atışları gibi) göz önüne alarak kontrol etmelidir. Bir değişiklik söz konusu ise proje firması ile protokol düzenlenmelidir.
b. Statik ısıtma varsa, tavan seviyesinden üflenen hava oda sıcaklığının altındaki sıcaklıkta üflenmelidir.
?. Tüm havalandırma cihazları fabrika çıkışından işletmeye alma aşamasına kadar geçen süreçte koruma
ambalajlarına haiz olmalıdır. ? Klima ve havalandırma santrallarının hücre yapıları ısı köprülerine izin vermemelidir. Modüler hücrelerdeki sızdırmazlık contaları kapalı hücreli özellikle olmalıdır.
? Her filtre kademesine gereken hassasiyette fark basınç monometresi monte edilerek
filtre kirlilikleri gözlenmelidir. ? Damla tutucular temizlenebilmesi için sökülebilir olmalıdır. (Servis kapısı !)
? Soğutucu bataryaların kondens tavaları çıkışına uygun yükseklikte sifon monte edilmeli ve drenaj borusu yeterli conta ve eğimde çekilmelidir.
? Filtrelerin kirlilik seviyesini proje ve şartnamelerde belirtilmelidir. Ayrıca stoktaki filtrelerin (yedek filtreler) max. depolanma süresi bilinmeli ve bunlar kuru ve tozdan arındırılmış mahallerde olmalıdır.
? Buharlı nemlendiricilerde oluşan kondensin nemlendiriciden sonraki hücrelere ve hava kanallarına girmesi önlenmelidir. (Nemlendirici hücre uzunluğunun kontrolü ! )
? Soğutma ve ısıtma bataryalarının hava tarafı basınç kayıplarının periyodik ölçümü için test pointler tesis edilmelidir.
? Havalandırma ve klima santralı kombinasyonunda soğutucu bataryadan sonra susturucu ve/veya filtre hücresi bulunmamalıdır.
? Tüm havalandırma cihazları şantiyelerde uygun koşullarda depolanmalı ve montajları süresince temiz tutulmalıdır. Özellikle hava ile temas eden yüzeylerin kuru olmasına dikkat edilmelidir.
? Hava kanalı montajlarında gün sonunda açık olan ağızlar kapatılmalı ve kanal içlerinin kirlenmesi önlenmelidir.
? İşletmeye alma çalışmaları ve VDI 6022'ye göre yapılmalıdır.
? İşletme grubu ve/veya firmasının elemanları VDI 6022 Blatt 1 / T de işlenen kalifikasyona haiz olmalıdır.
? Sistemde işletme sırasında yapılması gereken hijyenik kontroller, temizlik çalışmaları, dezenfeksiyon işlemleri yazılı olarak hazırlanmalı ve binanın işletmesinden sorumlu en yetkili kişi tarafından kontrol edilmeli.
? Önemli not: Avrupa'da özellikle yoğun insan bulunan tesislerde (oteller, iş merkezleri, alışveriş merkezleri v.s.) bina hijyen sorumlusu istihdam edilmektedir.
? Filtre değişimlerinin kaydı tutulmalıdır.
? Tüm sistem elemanları için periyodik bakım prosedürü uygulanmalıdır.
? Tüm drenaj tavalarından suyun gittiği kontrol edilmeli.
? Sulu nemlendiricilerin su rezerv tankları sistem 48 saatten uzun bir süre içinde çalıştırılması ise otomatik boşaltma/doldurma sistemine haiz olmalıdır. (Aynı önlemler soğutma kuleleri içinde tavsiye edilmektedir.)
? Nemlendiricilerde kullanılan suyun analizleri 14 günde bir yapılmalıdır.
? Kimyasal temizlemede kullanılan maddelerin insanlara zarar vermemesi sağlanmalıdır. ? Klima ve havalandırma santrallarının hücre yapısı hijyenik olmalıdır.
? Hava yıkayıcı ve sulu nemlendiricilerde hijyen otomasyonu yapılmalıdır. (Akşamları su rezerv tankları otomatik olarak boşaltılmalı, kuru çalıştırma yapılmalı; sabahları otomotik su doldurma sağlanmalıdır. Bu şekilde litaratürde Pazartesi ateşi denilen sendromun önlendiği tespit edilmiştir.)
Mak. Yük. Müh. Rüknettin Küçükcalı
kısan Buderus