Header Reklam
Header Reklam

Avrupalı Bilim Adamları Doğalgaz Kazanlarının Yasaklanması Gerektiğini Öne Sürdüler

05 Haziran 2023 Dergi: Haziran-2023
Avrupalı Bilim Adamları Doğalgaz Kazanlarının Yasaklanması Gerektiğini Öne Sürdüler

EASAC’ın (Avrupa Akademileri Bilim Danışma Konseyi) 24 Mayıs’ta Brüksel’de lansmanı yapılan “Gazın Geleceği” raporunda yeni kurulacak doğalgaz kazanlarının bir an önce yasaklanması gerektiği öne sürüldü. Konuya ilişkin yayınlanan basın bülteninde şu bilgiler yer alıyor:

Doğalgaz, diğer fosil yakıtlardan daha temiz değildir ve kömür veya petrol yerine kullanılması, sera gazı etkilerinde çok az azalma sağlamaktadır veya hiç azaltmama riski taşımaktadır. EASAC'ın yeni raporu "Gazın Geleceği", tüm doğalgaz tedarik zinciri boyunca büyük ölçüde kaydedilmemiş metan sızıntılarının son derece yüksek küresel ısınma potansiyelini vurgulamaktadır. İklim değişikliğini hafifletmek için, tüm fosil yakıtları kullanmayı bırakmak, yeni doğalgaz kazanlarını yasaklamak ve yenilenebilir elektrik üretimini büyük ölçüde artırmak çok önemlidir.

Avrupa Üye Devletleri, Rus boru hattı gazının yerini almak için Avrupa dışından sıvı doğalgaza (LNG) yöneldiler. EASAC'ın Enerji Programı Direktörü William Gillett; “Işıkları açık, insanları sıcak ve endüstrileri çalışır durumda tuttuğumuzdan emin olmak için bunun acil bir önlem olarak gerekli bir taviz olduğunu anlıyoruz. Ancak Rusya'ya olan acil bağımlılığı arkamızda bıraktığımız için, gazı tamamen ortadan kaldırmalı ve yenilenebilir kaynakları artırmalıyız. Köklü değişikliklerden çıkış yolumuzu tartışamayız. İklim taviz vermez” diyor.

Metan emisyonlarının atmosferde yalnızca yaklaşık 10 yıllık bir ömrü vardır, bu da karbondioksitinkinden on kat daha kısadır. Ancak 20 yıllık küresel ısınma potansiyeli karbondioksitinkinden 80 kat daha fazla, yani çok daha yıkıcıdır. EASAC'ın Enerji Yönlendirme Paneli Başkanı Neven Duić; “Şimdiye kadar, sera gazı emisyonlarının etkisini 100 yıla varan bir zaman diliminde değerlendirdik. Bu hesaplamalarda yanlış bir şey yok. Ancak, iklim değişikliği o kadar hızlı ilerliyor ki, önümüzdeki on yıl içindeki etkilere odaklanmamız gerekiyor. Doğalgazın hemen yenilenebilir enerjiyle değiştirilmesinin alternatifinin olmamasının nedeni budur" diyor.

AB'de binaları ısıtmak için kurulu 65 milyon kazan ile ısıtma, açık ara en büyük doğalgaz kullanım alanıdır. Sekiz Üye Devlet, yeni gaz kazanlarının kurulumunu yasaklamak veya binalarda yüksek düzeyde yenilenebilir enerji sağlamak için önlemler aldı. Duić, "Bu tür eylemler tüm Avrupa'da teşvik edilmelidir" diye tavsiye ediyor.

Rapor, gaz kazanlarına kullanıma hazır ve iklim dostu alternatifler olarak ısı pompaları ve bölgesel ısıtma önermektedir. Elektrikten farklı olarak ısıtmanın çok yerel bir pazar olduğunun altını çiziyor. Bina yapıları ve yönetmelikleri, yerel iklim, talep yoğunlukları ve yenilenebilir veya atık ısı kaynaklarının mevcudiyeti, her bölge veya bina için en iyi seçimin ne olması gerektiğini etkiler. Bu nedenle şehirler, enerji geçişini şehir planlamasına entegre etmeli ve ısıtma sistemi sahipleri ve kullanıcıları ile ilişki kurmalıdır.

Ayrıca, bu sürecin sosyal adaletsizlikleri ele alması hayati önem taşımaktadır. William Gillett: "Herkesin dışarı çıkıp yeni bir ısıtma sistemi satın alacak parası veya bankalarda yeterli kredisi yok. Avrupa'nın sera gazı emisyonlarını azaltmadaki başarısı, öngörü, sosyal duyarlılık ile en savunmasız grupları ve haneleri hedef alan destek mekanizmalarını gerektirir" diyor.

Gaz dağıtım ve tedarik şirketleri genellikle, varlıklarını yıllarca çalışır durumda tutmalarına olanak sağlayacak şekilde, doğalgazı kademeli olarak hidrojenle değiştirmeyi tartışırlar. Ancak bilimsel bir bakış açısından, bu yaklaşım evleri daha temiz ısıtmak için çok az umut vaat ediyor. EASAC Çalışma Grubu Başkanı Anne Neumann; “Doğal gaza %10 hidrojen karıştırmak, yalnızca %1 CO2 azaltımı sağlıyor ve bu, azaltılması zor sektörlerde ihtiyaç duyulacak değerli bir enerji taşıyıcısının (hidrojenin) iyi bir kullanım şekli değil. Bazı endüstrilerde ve ağır yük taşımacılığında hidrojen ve hidrojen türevi yakıtlara yönelik talebin hızla artacağını öngörüyoruz" diyor.

Uzun bir süredir doğalgaz, 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna giden yolda kömürden daha ideal bir köprü olarak görülüyor. Bazı ülkelerde, doğalgaz elektrik üretmek için ana yakıt haline geldi. EASAC'ın "Gazın Geleceği" raporu, bunun çıkmaz bir yol olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Duić; “Doğalgaz artık bir enerji geçiş seçeneği olarak görülmemeli. Yanmaya dayalı tüm elektrik üretimi ve ısıtma, kelimenin tam anlamıyla küresel ısınmayı besliyor ve rüzgâr, güneş veya hidro gibi yenilenebilir kaynaklarla değiştirilmelidir” diyor.

Rapor ayrıca karbon yakalama ve depolama (CCS) ve nükleer olasılıkları da değerlendiriyor. Gillett, "Önümüzdeki on yıl, iklim değişikliğini kontrol altında tutmak için belirleyici, ancak füzyon henüz emekleme aşamasında ve ne CCS ne de mevcut veya küçük modüler reaktör teknolojisine dayalı yeni nükleer santraller yeterince hızlı inşa edilemiyor. Ayrıca birçok bölgede nükleer enerji santralleri, soğutma suyu kıtlığı gibi iklim değişikliği etkilerine karşı savunmasız kalma riski taşıyor” diye sözlerini tamamlıyor.

Raporun tamamı için: https://easac.eu/publications/details/future-of-gas



Slider Altına