Türkiye, acilen ciddi bir iklim krizi politikası benimsemelidir

Türkiye, bu yazı iklim krizinin şiddetli etkileri ile geçiriyor. Önce bir müsilaj illeti bulaştı denizlerimize. Ardından Rize’de sel ve heyelan felaketi başladı… Daha oradaki yarayı saramadan, Akdeniz ve Ege’den peş peşe yangın haberleri geldi. En kıymetli milli servetimiz olan ormanlarımız gözlerimizin önünde cayır cayır yandı. Hepimizin içini yaktı… İnsanlarımızı, ağaçlarımızı, hayvanlarımızı, evlerimizi, bahçelerimizi kaybettik. Sağlıklı nefesimizi, mavinin ikiz kardeşi yeşilimizi kaybettik. Yine 11 Ağustos 2021 tarihinde Batı Karadeniz bölgesinde başlayan aşırı yağışlar sonucunda Bartın, Kastamonu ve Sinop şehirlerinde sel ve su baskınları meydana geldi. Bölge afet bölgesi ilan edildi. AFAD’ın 17 Ağustos itibarıyla verdiği bilgiye göre; yaşanan sel nedeniyle 77 vatandaşımız, (62 Kastamonu, 14 Sinop, 1 Bartın) hayatını kaybetti. Yaralılar ve kayıplar var… Yıkılan binalar, yollar, köprüler, sele giden mal varlıkları, araçlar…
Gördük ki teknolojik imkânlar, insan gücü, insan aklı, doğanın gücü karşısında daima yetersiz. Kendi yarattığımız felaketi kendimiz yok edemiyoruz. “Siz başlattınız bu savaşı ve ben kazanacağım” diyor tabiat ana gözlerimizin içine baka baka. Dere yataklarına ev yapmamamız gerektiğini, betonlaşmayı durdurmamız, yeşil alanları artırmamız, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmemiz, denizlerimizi kirletmememiz, özetle gezegenimize daha özenli davranmamız gerektiğini ne yazık ki çok acı dersler ile öğreniyoruz.
Daha önce de defalarca kez tüm dergilerimizde ve online mecralarımızda paylaştığımız üzere dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük felaket kesinlikle küresel iklim krizidir. Bu konuda araştırma yapan tüm kurum kuruluşlar, acilen tedbir alınmazsa geleceğimizin çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya olduğunu, hiçbir şeyin iyiye gitmeyeceğini ısrarla vurguluyor. Bugün Avrupa’nın her geçen gün daha sıkı uyguladığı tedbirleri takip etmemiz, kendimize küresel iklim krizi ile mücadelede hedefler belirlememiz ve bu konuda çok ciddi bir politika benimsememiz şart.
Hiçbirimizin tek bir can, tek bir fidan kaybetmeye tahammülü ve tek bir acı haber daha kaldırabilecek sabrı kalmadı artık. Bu nedenle Türkiye, daha geç olmadan çok sıkı tedbirler almaya ve ivedilikle uygulamaya mecburdur…
Not: Çok sevgili Abdurrahman Kılıç Hocamızı kaybettik yakın zamanda… “Kader değil tedbirsizlik felakete götürür” dedi bulduğu her fırsatta… “Eğitim gerek, önlem almak gerek” dedi… Ne kadar haklı değil mi? Alevlerin Efendisi’ni sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz…
Gökçen Parlar Ünal
gokcenparlar@dogayayin.com