Konut ısıtma sistemleri de daha fazla kontrol, otomasyon ve tasarruf eğiliminde
Kullanıcı, konut ısıtma ve sıcak su hazırlama sistemlerinden ne bekler? Her zaman ve her yerde aynı şeyi: Kolay, pratik kurulum ve kullanım, sorunsuz işletim, her zaman istenilen ısıl konforu karşılaması ve tabii ki kurulumda da kullanımda da ekonomik olmasını… Çevre dostu olması özelliğini atladık sanmayın, sadece bunun ne kadar samimi bir talep olabildiği konusunda tereddütlerimiz var. Ozon tabakası gideriminden en yüksek oranda payı bulunan iki ülkeden biri olan ABD’de, dönem dönem enerji anketleri yapılıyor ve insanlara daha çevreci enerji kullanımı için enerji faturalarına kaç dolar eklenmesine izin verecekleri soruluyor. O araştırmalarda insanların çevre dostu enerji için kaç cent’lerine kıyabildiklerine bakıp çevre ile dostluğun bir iyi niyet dileği olmanın çok fazla ötesine gidemediği görülüyor. Gerçi küresel ısınmanın sonuçlarından biri olan; kuzey yarımkürede de kasırgaların görülmeye başlaması ile birlikte ABD vatandaşları bu bedeli birkaç cent daha yükseltmiş diyorlar. Tabii ki işin maliyet boyutu önemli. Pek çok ürünün fiyatlarına bakın, geri dönüşümlü, çevre dostu olanlar daha pahalı. Yani çevre dostluğu, biraz da gelir seviyesi ile paralel seyrediyor. İnsanların çoğunun çevreye duyarlı olabilmesi için çevre dostu ürün, cihaz ve sistemlerin maliyet ekonomisini yakalaması gerekiyor. Bu konuda Avrupa Birliği, daha fazla sesini duyuruyor gibi görünüyor. AB ülkelerinde özellikle ısı pompası pazarı, konu ile ilgili bilinç düzeyini artırıcı yönde çalışmalar içerisinde. AB ülkelerinde 2005 – 2015 yılları arasında ısı pompası pazarı ortalaması, 8.4 milyon cihaz kurulumu civarında. Bu dönemde pazarın ağırlığı, 20 kW altında kapasitelerde, havadan havaya ısı pompalarından yana olmuş. Bizde de ısı pompası uygulamaları belirgin bir artış eğiliminde.
AB’de hızlı yükseliş eğilimi gösteren bir konutsal uygulama da ısı geri kazanımlı havalandırma sistemleri. Zira oda içerisini ısıtırken (veya serinletirken) enerjiyi israf etmeden taze hava girişini sağlamak, gerek sağlık gerekse konfor açısından büyük önem taşıyor.
Yine gelişmiş ülkelerde yaygın kullanılan, bizde ise henüz yeterli seviyeye ulaşmamış bulunan bölgesel ısıtma sistemleri. Genellikle daha ekonomik ve pratik ısıtma ve kullanım sıcak suyu temini için verimli bir çözüm olan bölgesel ısıtma sistemleri, Türkiye’de daha çok jeotermal enerji uygulamalarında görüldü. Isıtma maksatlı, jeotermal enerji potansiyeli ile dünyada ilk yedi ülke arasına giren Türkiye, jeotermal ısıtma ile 1964 yılında, Gönen Park Otel uygulamasında, jeotermal merkezi ısıtma ile 1987 yılında yine Gönen’de tanışmıştır. Jeotermal enerji ile konut ısıtmacılığı başlıca İzmir-Balçova, Narlıdere, Kırşehir ve Afyon şehir merkezleri olmak üzere 19 ilçe merkezinde yapılıyor. Türkiye’de jeotermalle konut ısıtmacılığı 829 MWt’a ulaşmış. Ama bölgesel ısıtma, jeotermal enerji kaynağı ile sınırlı değil. Dünyadaki uygulamalarına bakıldığında, bölgesel ısıtma sistemlerinde atık ısı kullanımının yoğun olduğu görülüyor. Bizde hiç yok değil tabii ki ama yaygınlaşması sağlanmalı. Örneğin Soma’da kurulumu planlanan bölgesel ısıtma sistemi, SEAŞ Termik Santralı tarafından üretilen atık ısı enerjisiyle Soma ilçesindeki konut kullanıcılarının ısıtma ve sıcak kullanım suyu ihtiyaçlarını karşılayacak.
Isıtma sistemi kullanıcılarının beklentilerinin daha üst seviyede karşılanmasını sağlayabilmek için cihaz üreticileri akıllı otomasyon ve kontrol sistemlerine yöneliyor. Artık geleneksel ısıtma sistemi sayılan katı yakıtlı sobalar bile “akıllı” teknolojilerle donatılmış. İs filtresi, fan, sirkülasyon pompası, dijital pano donanımlı bu sobalarla sadece bulunduğu odanın değil, tüm evin ısıtması yapılıyor. Üretici firmalardan biri buna “sobalifer” adını takmış. Kalorifer konforu sağlayan soba konseptinde yakıt bittiğinde akıllı kapatma/durma sistemi de bulunuyor. Sanırım yakında bu sistemler internet üzerinden de kontrol edilebilir hale gelir (hatta gelmiş midir?).
Isınmanın tasarruf boyutunda sadece mekanik sistemler yok, gözden kaçırılmaması gereken unsurlar arasında tesisat yalıtımı ve camları da saymak gerek. Küresel ölçekte ISK sistemleri yalıtım pazarı, 2015’te 3.30 milyar $ mertebesinde iken 2021’de 5.29 milyar $’a yükselmesi bekleniyor. En büyük oranda büyümenin de Ortadoğu ve Afrika’da olması bekleniyor. Avrupa’nın, ABD’nin kuzey bölgelerinde ev mimarilerinde büyükçe alanda camlar kullanılabiliyor, biz ise genellikle soğukça bölgelerimizdeki konutlarda cam alanlarını küçük tutmaya bakıyoruz, tabii ki tasarruf ve ısıl konfor ihtiyaçlarımız nedeniyle. Çünkü sıradan camlar, duvarlara göre dört kat (veya daha fazla) ısıl geçirgenliğe sahip. Ama argon gazlı ısıcamlar gibi özellikli camlar, ısıl geçirgenliğinin düşüklüğü nedeniyle anlamlı ölçüde tasarruf sağlıyor, mimari esneklik getirmesi de cabası.
Enerji tasarrufu ve verimli kullanımı, sadece bugünün değil, bundan sonraki tüm dünya zamanlarının gündemi olacak gibi...
Gökçen Parlar Ünal
gokcenparlar@dogayayin.com