Bölgesel ısıtma sistemleri yaygınlaşıyor
Mesele enerji tasarrufu olunca pek çok farklı uygulamadan bahsetmek mümkün. Biz bu sayıda bölgesel ısıtma, soğutma ve kojenerasyon sistemlerinden bahsedeceğiz. Öncelikle bu sistemlerin dünyada ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başladığına bir göz atalım. TURKOTED’den (Türkiye Kojenerason ve Temiz Enerji Teknolojileri Derneği) Emre Arıcan, “Bölgesel Isıtma Tarihçe ve Avrupa Uygulamaları” adlı sunumunda (Ocak 2017) şu bilgileri aktarıyor: “Tarihte Roma döneminde jeotermal sıcak sular ile evlerin, hamamların, ve seraların ısıtıldığı bilinmektedir. Tahtadan borular ile jeotermal sularının dağıtıldığı Fransa’daki Chaudes-Aigues Cantal köyü, 14. yüzyılda ilk planlı projelerden biri olup, hâlâ işletmededir. İlk resmi ticari işletme ise, New York’da Mühendis Birdsill Holly tarafından 1877 yılında devreye alınan sistemdir. Holly Bölge Isıtma Sistemi, 3 yıl içinde fabrikaların da dahil olduğu 5 km’lik bir sistem olmuştur. Halen en büyük bölge ısıtma New York’ta devam etmekte olup, ev ısıtması, lokanta mutfakları, çamaşırhaneler ve (absorbsiyon) soğutma sistemlerinde kullanılmaktadır. Her evin tek tek ısınmaya çalışmasında enerji kayıplarını gören Holly, merkezi sistemde ısı üretmiş, ısıyı yüksek izolasyonlu buhar hatları ile taşımış, çevredeki evleri ısıttıktan sonra, dönüş hattında gelen suyun litresi üzerinde fiyatlandırmıştır.Ardından, bölgesel ısıtma sisteminin başarısı, birçok büyük şehre yayılmıştır. Bölgesel soğutmanın temeli de yakın tarihlerde atılmıştır. Bu konuda da ilk ticari uygulama, 1889 yılında Denver’da Colorado Automatic Refrigerator Co. şirketinin çalışmaları ile başlamıştır. 1930 yılında New York şehrinde Rockefeller binalarının soğutulması, bu konudaki en büyük uygulamalardan biri olmuştur. Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da 1903’de ilk çöp yakma santrali kurularak buhar üretilmiş ve bölgesel ısıtmada kullanılmıştır. Çöp yakma santralinde üretilen ısı, buhar şeklinde taşınarak hastane, belediye binası, çocuk yurdu ve yoksullar evini ısıtmada kullanılmıştır.” Yani dünyada bu sistemlerin oldukça köklü bir tarihi var.
Avrupa’da 5.000 adet orta ve büyük ölçekli bölgesel ısıtma sistemi bulunuyor. Bu 5.000 sistemin yıllık cirolarının 20 milyar Euro civarında ve toplam satılan ısının 600 TWh civarında olduğu tahmin ediliyor. Bölgesel ısıtma sistemleri için gereken ısınının yaklaşık yüzde 80’i ağırlıklı olarak atık ısı geri kazanımından (kojenerasyon, endüstriyel prosesler gibi) ve yenilenebilir enerji kaynaklarından (biyokütle, jeotermal, gibi) sağlanıyor. Bölgesel ısıtma sistemlerini artırmak, AB 2020 Direktifi’nin hedefleri içinde de yer alıyor. Avrupa uygulamalarına kısaca göz attığımızda da yoğun kullanımı olan ülkelerde durumu şöyle özetlemek mümkün:
Almanya: Binaların yüzde 14’ü bölgesel ısıtmadan faydalanmaktadır. Yüzde 80 civarında ısı, kojenerasyon santrallerinden temin edilmekte, kalan ihtiyaç, ısı kazanları ve endüstrilerin atık ısılarının geri kazanımları ile ikame edilmektedir. Kojenerasyon santrallerinin yüzde 42’si doğalgaz, yüzde 50’si kömür ve linyit, kalanı ise atık gibi diğer kaynaklardan temin edilmektedir. En büyük bölgesel ısıtma ağı Berlin’dedir. En yüksek kullanım ise yüzde 90 ile Flensburg’dadır. Münih şehrinin yüzde 70’i bölgesel ısıtmadan faydalanmakta olup, ağ uzunluğu 800 km’nin üzerindedir.
İngiltere: 1765 adet bölge ısıtma sistemi kayda geçmiş olup, 920 adeti Londra’dadır. Toplam 210.000 hane ve 1.700 işyeri bölge olarak ısıtılmaktadır. İngiltere’nin en büyük bölge ısıtma sistemi Nottingham şehrinde olup, 4.600 hane ve çeşitli ticari işletmeler, konser salonu, halka açık yüzme havuzu ısıtılmaktadır. Isının kaynağı atık yakarak enerji üreten kojenerasyon santralidir. Sheffield bölgesel ısıtma sisteminde 140 ticari bina ve 2.800 hane, 44 km yeraltı boru hattı ile ısıtılmaktadır.
Danimarka: Bütün büyük şehirlerinde bölgesel ısıtma ağı olup, ısı ihtiyacının yüzde 60’ını teminetmektedir. Isının büyük bölümü (2007’de yüzde 80’i) kojenerasyon santrallerinden teminedilmiş, geri kalanı ise atık yakma tesislerinden geri kazanılmıştır.En uzun dağıtım ağının bulunduğu Kopenhag’da, iki adet bölgesel ısıtma ağı işletmecisibulunmaktadır. CTR şirketi, bölgenin yüzde 90-95’ine ulaşacak şekilde 275.000 haneye54 km’lik çift hat ile ısı temin etmektedir.
Finlandiya: Bölge ısıtma sistemleri, Finlandiya ısıtma pazarının yüzde 50’sini oluşturmaktadır.Isının yüzde 80’i kojenerasyon santrallerinden temin edilmektedir. Apartman bloklarının yüzde 90’ı, bahçeli evlerin yarısından fazlası, büyük ticari yapılarbölge ısıtma ağına bağlanmıştır.Finlandiya’da evleri ısıtmak için doğalgaz temini bulunmamaktadır. Kojenerasyon santrallerinde doğalgaz, ithal kömür ve turba (turf) yakılmaktadır. Isı üreten endüstriler, fazla ısılarını bölgesel ısıtma ağına satabilmektedir.
Avusturya: En büyük bölgesel ısıtma ağı Viyana şehrindedir. 2005 yılında Viyana’da 251.224 eve 1.602 GWh ısı ve 5211 ticari işletmeye 3.561GWh ısı tedarik edilmiştir.Biyokütle ve evsel atıkları yakan kojenerasyon santrallerinin katkısı önemlidir. Viyana’da evsel atık yakan üç kojenerasyon tesisi 116 GWh elektrik ve 1.220 GWh ısı temin etmiştir. Avusturya’nın diğer bölgelerinde biyoyakıtlı ve/veya kojenerasyon tesisleri kurulmaktadır.
İzlanda: Yüzde 95’e varan oranıyla, bölgesel ısıtmanın en yoğun kullanıldığı ülke İzlanda’dır.Jeotermal enerji, ülkenin en önemli ısı kaynağıdır. 706 MW elektrik kapasitesi ile, 5 büyük jeotermal kaynaklı kojenerasyon santral,ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 26’sını üretirken, saatte 800 MW ısıl güç vermektedir. Gerikalan elektrik ihtiyacı hidro elektrik kaynaklarındandır.
Türkiye’de ise kojenerasyon-trijenarasyon sistemleri son yıllarda yaygınlaşmaya başlamıştır. Bölgesel ısıtma konusunda ise Esenyurt Belediyesi’ne bağlı Esenkent’te kurulan Esenkent Kojenerasyon Sistemi, ülkemizdeki en iyi örneklerden biridir. Esenyurt Termik Santrali’nde açığa çıkan enerjiyle ısınan su, izole edilmiş borularla Esenkent’teki 7 bin 350 konutun ısınma ve sıcak su ihtiyacını karşılamaktadır. Esenyurt Termik Santrali’nin 180 MW’lik ısı enerjisinin, 100 MW’si ile tüm Esenkent’in ısı enerjisi karşılanırken 7 milyon 900 bin dolar (yaklaşık 12 trilyon lira) tasarruf edilmektedir.
Bugün dünyanın en yüksek verimli kombine çevrim santralleri, çevrim veriminde yüzde 62’yi geçemezken, Türkiye’de yüzde 94 verimli kojenerasyon sistemi örneklerini görmek mümkün. Yani bu sistemlerin de enerji verimliliğinin konuşulduğu her yerde telaffuz edilmesi, daha çok gündeme gelmesi ve uygulanması şart.
Gökçen Parlar Ünal
gokcenparlar@dogayayin.com