ISK sektörünü değiştireceği gibi geliştirecek; Enerji Devrimi
Isıtmayı çıkmazdan çıkaracak, soğutmanın gelişimine hız kazandıracak ana unsur; enerji darboğazına çözüm olarak görülen yenilenebilir enerjilerin bayrağı devralmasıyla yaşanacak olan enerji devrimidir.
Yenilenebilir enerjiler üzerindeki çalışmalar ve sonuçları, bundan on yıllarca önce öngörülenden çok daha hızlı ilerliyor, gündelik yaşam içinde yerini alıyor. Bugün, rüzgar türbinleri, güneş panelleri ve pilleri, birçok biyokütle formu ile çalışabilen sistemler, jeotermal kaynaklar ve ısı pompaları gibi pek çok yenilenebilir enerji kaynaklı teknoloji, geleneksel enerji teknolojileri ile rekabet edebilecek duruma geldi. Bu alanda küresel pazar, bir önceki yıla göre % 26 büyümüş ve 2006'da 38 milyar dolar ciroya ulaşmıştır. Bu artış oranı, bilgisayarlar ve cep telefonlarının hemen ardından gelmektedir.
Şüphesiz ki yenilenebilir enerjiler alanında da dünyanın farklı bölgelerine, ülkelerine göre alınan yol, geride bırakılan kilometretaşları aynı değil. Örneğin pek çok ortadoğu ülkesinde yenilenebilir enerjilerin kullanımı % 1 seviyesini aşamazken, Kuzey Avrupa ülkeleri başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde % 20'lere ulaşmış, bazılarında da aşmıştır.
Yenilenebilir enerjilerin elektrik eldesinde kullanımı, bu alandaki gelişmenin başını çekecek. Bugün yapılan tahminlere göre 2050 yılında, ağırlıklı pay hidroelektrikte olmak üzere yenilenebilir enerjilerin payı % 70'ler seviyesinde olacak, primer enerji ihtiyacının da % 50'si yenilenebilir enerjiler tarafından karşılanacak. Isı sektörü de bu değişime paralel olarak, yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde gelişimini sürdürecek.
Ülkemiz, coğrafi konumu nedeniyle güneş enerjisi açısından birçok ülkeden daha şanslıdır. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün (DMİ) 1966-1982 yılları arasında yaptığı ölçümlere ve bu verilerle EİE tarafından yapılan çalışmaya göre Türkiye'nin ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2640 saat (günlük toplam 7,2 saat), ortalama toplam ışınım şiddeti 1311 kWh/m²-yıl (günlük toplam 3,6 kWh/m²) olduğu ileri sürülmüş. Ama 90'lı yıllara geldiğimizde bu değerlerin gerçek potansiyeli göstermediği de anlaşılmış. Daha sonra yapılan ölçüm ve araştırmalar bu değerlerin en az % 25 daha fazla olduğuna işaret ediyor.
Hal böyleyken özellilkle güneş enerjili sistemlerin neden daha hızlı yaygınlaşmadığını düşünmek mümkün. Bazı kaynaklar bunu özellikle güneş kollektörlerinde kullanılan ana malzemelerden olan silikonun fiyat yüksekliğine, kollektör verimleri ile yatırım maliyetleri arasında "cazip" bir ilişkinin olmayışına bağlıyorlar. Güneş gözelerinde kullanılabilecek silikon miktarı 2005 yılında 15.000 ton iken, 2010 yılında 123.000 tona ulaşması ve bu artışın da sürmesini bekliyorlar. Yani tahminler önümüzdeki yıllarda fiyatların önemli ölçekte düşeceği doğrultusunda.
Öte yandan verimlilik konusundaki çalışmalar da önemli başarılar söz konusu.
Ülkemizde Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Yasaları çıktı çıkmasına ama "Ateşböceği En-Ver" ile kız kardeşi "Su-Ver"in, çocukların enerji tasarruf alışkanlığını geliştirebilmenin ötesinde, yenilenebilir enerjilerin kullanımını ne ölçüde artırabileceği de pek çok kişinin tereddütle baktığı bir konu..