İç hava kalitesi sorunları öldürüyor, hasta ediyor, en azından aptallaştırıyor
Pencere açma olanağı bulunmayan yüksek katlı iş merkezleri, abartılı hijyen talepleri ile sağlık açısından giderek daha tehditkar hale gelen temizlik kimyasalları, periyodik bakımı yapılmayan iklimlendirme cihazları hava filtreleri, mobilya, boya, ev tekstili gibi endüstrilerde kullanılan kimyasallar ve daha pek çok etken, kapalı iç ortam havasını sağlıksızlaştırıyor.
İnsanlar, vakitlerinin yaklaşık yüzde 90’ını iç ortamlarda geçiriyor. Yani aldığı her on soluğun dokuzunu, iç ortamda alıyor. İç ortam hava kalitesi ile ilgili sorunların sağlık üzerindeki etkileri konusunda, tüm dünya genelinde yapılan araştırmalar ve çalışmalar olabildiğince yoğunlaşmış durumda. Araştırmalar, bina içi hava kalitesinin artırılmasıyla akıl yürütme becerilerinin iki katın üzerinde artırılabildiğini gösteriyor. İç ortam hava kalitesini; sıcaklık, nem ve CO2 gibi ana etkenlerin yanı sıra VOC (uçucu organik bileşikler), radon gazı, formaldehit gibi kimyasallar da olabildiğince etkiliyor.
Genel olarak, IAQ Endeks araştırmasına göre 1 ilâ 10 ppm aralığındaki VOC bileşiklerine maruz kalmanın bazı sağlık etkileri yaratacağı ve 10 ppm’in üzerindeki maruz kalmaların ise, daha ciddi boyutta sağlık etkileri yaratacağı belirtiliyor.
Radon gazının risk teşkil ettiği bölgelerde, inşaatı yapılacak binaların temellerinin zemin ve toprak tabakasından tamamen kesilmesi için radon koruma membranları geliştirildi.
Radon gazı ile ilgili olarak, Sağlık Bakanlığımız tarafından “Evlerde Radon Gaz Ölçümü” çalışması ile, 2 ay süre ile radon dedektörünün en çok vakit geçirilen alanlarda kalması ve sonrasında değerlendirme için geri alınmasını ve böylece 81 ilde yapılacak ölçümlerde “Türkiye Radon Haritası” oluşturulması planlanıyor.
Türk Tabipleri Birliği, Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu, Türk Toraks Derneği ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği tarafından geçen yılın sonbaharında SALT Galata’da “Nefes Alamıyoruz: Hava Kirliliği & İklim Değişikliği & Sağlık” başlıklı sempozyumda Yrd. Doç. Dr. Nilüfer Aykaç Kongar, iç ortam hava kirliliğinin konusunda şunları söyledi: “Dünyada yılda iki-iki buçuk milyon kişi ev içi hava kirliliğine bağlı nedenlerle hayatlarını kaybediyor. Bu ölümlerin bir milyonu, beş yaş altı çocuklarda akut solunum sistemi enfeksiyonları ve kadınlarda da kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve akciğer kanserine bağlı. İç ortam hava kirliliği, önlenebilir risk faktörleri içinde 10. sırada.”
İç hava kalitesinin önemi ve iyileştirilmesi konusunda farkındalık sağlamak için Eurovent Derneği ve yeni kurulan Eurovent Ortadoğu merkezi uzun soluklu bir kampanya başlattığını duyurdu. #IAQmatters projesi, Danimarka Teknik Üniversitesi (DTU) İç Ortam İklim ve Yapı Fiziği Bölümü’nden Prof. Geo Clausen gibi önde gelen uzmanlarla yakın işbirliği içinde geliştirildi. İlgilenen kuruluşlar www.IAQmatters.org adresindeki formu doldurarak #IAQmatters kampanyasının bir ‘destekçisi’ olabilir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından hava kalitesi yönetimine ilişkin mevcut durum ve yaşanan sorunların tartışılarak çözüm önerilerinin üretilmesi, mevcut uygulamaların güçlendirilmesi, yürütülen araştırmaların çeşitlendirilmesi, uygulamaları/araştırmaları yönlendirecek ve destekleyecek kararların alınması ve tüm ilgili paydaşlarla sektördeki yeniliklerin değerlendirilmesi amacıyla 8-10 Mayıs 2017 tarihleri arasında Afyonkarahisar’da 1.Ulusal Hava Kalitesi Yönetimi Çalıştayı düzenlenecek.
Ama görünen o ki; iç hava kalitesinin iyileştirilmesi, sağlığı tehdit eder seviyelere düşmesinin engellenmesi için sektörler arası işbirliği gerekiyor. Formaldehitsiz, sıfır veya düşük VOC değerlerine sahip cilaların, tekstil, mobilya gibi sektörlerde kullanımının yaygınlaşması, polibromlu difanil eterin (PBDE) kullanılmaması, düşük kimyasal emisyonlu yapı ürünlerine onay veren bağımsız kuruluşların verdiği, Green Seal, Green Guard gibi sertifikalı ürün kullanımının artması, sektörler üzeri bir seferberlik durumunda mümkün olabilecek.
Gökçen Parlar Ünal
gokcenparlar@dogayayin.com