COP 27 Beklentileri Karşılayamadı

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın 27’ncisi (COP27) Kasım ayında gerçekleşti. Mısır'ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlenen ve iki hafta süren COP27 iklim zirvesinde, iklim krizine karşı savunmasız ülkelere maddi yardım yapılması konusunda anlaşma sağlandı. "Kayıp ve Zarar Fonu" adı verilecek fon ile, iklim krizinden etkilenen yoksul ülkelere para yardımı yapılması öngörülüyor. Ancak hangi ülkenin ne kadar katkı yapacağına karar verilmedi. Bunun gelecek yıl yapılacak zirvede ele alınması bekleniyor. İklim değişikliğinden en çok etkilenen yoksul ülkeler, yaklaşık 30 yıldır maddi destek almak için mücadele veriyordu.
Öte yandan zirvede, fosil yakıtların kullanımının sınırlandırılmasına dair hiçbir ilerleme sağlanmadı ve sonuç bildirgesinde buna dair bir taahhüt yer almadı. Çevre aktivistleri zirvede karbon emisyonlarının azaltılmasına dair ciddi adımlar atılmasını talep ediyordu. Zirvede varılan anlaşmada fosil yakıt kullanımını aşamalı olarak azaltmaya dair bir taahhüt yer almadı.Bazı gelişmiş ülkelerin temsilcileri de bu nedenle zirveden hoşnutsuz ayrıldı. Ayrıca sonuç bildirgesinde muğlak bir "düşük emisyonlu enerji" ifadesinin yer alması da çevrecileri endişelendirdi. Uzmanlar, bazı fosil yakıtların bu kategoriye sokularak ileride "yeşil enerji" sınıfına alınabileceği uyarısında bulunuyor.
Yeni Zelanda İklim Bakanı James Shaw BBC'ye yaptığı açıklamada "petrol üreten ülkelerin, geri adım atılması için güçlü girişimlerde bulunduğunu" ancak gelişmiş ülkelerin "safları koruduğunu" söyledi. Şu an dünyada toplam miktar olarak en çok karbon salımı yapan ülke Çin. Çin atmosfere bir yılda 11.535 megaton karbondioksit salıyor. Onu yaklaşık 5,100 megatonla Amerika Birleşik Devletleri takip ediyor. Kişi başına yapılan karbon salımında ise başı Katar çekiyor. Katar'da kişi başına yıllık karbon salım miktarı 37.29 ton. Türkiye ise 4.61 tonla 16. sırada yer alıyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, zirve ile ilgili şöyle konuştu: “Bu COP, adalete doğru önemli bir adım attı. Önümüzdeki dönemde kayıp ve hasar fonu kurulması ve faaliyete geçirilmesi kararını memnuniyetle karşılıyorum. Açıkçası bu yeterli olmayacak, ancak kırılan güveni yeniden inşa etmek için çok ihtiyaç duyulan siyasi bir işaret.” 1,5 derece hedefini tutturma umuduna sahip olmak için, yenilenebilir enerjiye büyük yatırımlar yapılması ve fosil yakıtlara olan bağımlılığın sona ermesi gerektiğinin altını çizen Guterres, “Dünyanın hâlâ iklim azmi konusunda dev bir sıçramaya ihtiyacı var” yorumunu yaptı; “Emisyonları şimdi büyük ölçüde azaltmamız gerekiyor ve bu, bu COP’un ele almadığı bir sorun. Kayıp ve hasar için bir fon şart – ancak iklim krizi küçük bir ada devletini haritadan siler veya bütün bir Afrika ülkesini çöle çevirirse bu bir çözüm değildir” dedi. Guterres, tüm ülkelerin 1,5 derece hedefi doğrultusunda bu on yılda emisyonları azaltmak için ekstra çaba gösterdiği bir İklim Dayanışma Paktı kurulması konusunda çağrısını yineledi: “COP27, çok fazla ev ödevi ve çok az zamanla sona eriyor. Paris İklim Anlaşması ile son tarih olan 2030 arasında çoktan yarıladık. Hayatlarımız için bu savaşı kazanabiliriz ve kazanmalıyız.”
Kararın yetersizliğini eleştirenlerden biri de Geçen yıl COP26’ya başkanlık eden Alok Sharma oldu. Sharma, “Bilimin bize söylediği gibi, emisyonların 2025’ten önce zirveye ulaşması gerekli. Bu metinde yok. Kömürün aşamalı olarak azaltılmasıyla ilgili net bir takibin yapılması? Yine bu metinde yok” dedi. Sharma "İlerleme sağlayamadığımız için inanılmaz derecede hayal kırıklığına uğradım. Sera gazı salınımlarını derhal azaltma hedefini zayıflatmaya çalışan ülkeler, risk altındaki ülkelerde neler yaşandığına bakmalı" dedi.
Bazı ülkeler, geçen yıl Glasgow’da düzenlenen COP26 konferansında sıcaklıkları 1,5 C ile sınırlandırma taahhütlerinin hiçbir ilerlemeyi temsil etmediğini ve fosil yakıtları kademeli olarak kullanımdan kaldırma konusundaki dilin zayıf olduğunu söyledi.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak için sera gazı emisyonlarının 2030’a kadar yüzde 45 düşmesi gerektiğini gösteriyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi (UNFCC)’nin son raporuna göre, ulusal hükümetlerin mevcut taahhütlerinin uygulanması, küresel ısınmayı yüzyılın sonuna kadar 2,5° dereceye çıkaracak. Dünyanın geleceğini kurtarmak için daha hızlı ve daha somut adımlara ihtiyaç var…
Gökçen Parlar Ünal
Genel Yayın Yönetmeni
gokcenparlar@dogayayin.com