Bakır ve plastik boruların pazar seyri
Her geçen gün gelişen ve çeşitlenen plastik borular, yaklaşık 7000 yıldır kullanılan bakır borularla bile rekabet edebilir duruma geldi, hatta bazı alanlarda bakır borular yerine tercih edilir oldu. Plastik sanayisinin nitroselülozun ticari üretimi ile (1868) başladığı kabul ediliyor. Nitroselülozu takiben, tarihi süreçte ikinci sentetik plastik olan fenol-formaldehit esaslı polimerler gelişmiş. Bunların üretimleri ise bu tarihten yaklaşık 40 yıl sonra gerçekleştirilmiş. Bu ve bunları izleyen diğer plastik malzemelerin temel yapı taşları ve hammaddeleri olan polimerler, 19. asrın ikinci yarısındaki bazı deneme çalışmalar sonunda ve çoğunlukla tesadüfen ortaya çıkmış. Plastiklerin gelişiminde önemli bir aşama, bu malzemelerin cam, grafit ve karbon elyafları ile karıştırılarak kuvvetlendirilmiş plastiklerin elde edilmesi ile kaydedilmiş. Bu malzemelerin mekanik özellikleri, metallerin seviyesine ulaşabildiği için birçok uygulama alanında plastikler metallere rakip olmaya başlamış. Çok çeşitli olan plastiklerin bazıları yün kadar yumuşakken, bazıları çelik kadar sağlam. Sıcak suda eriyen çeşidi olduğu gibi aleve dayanıklı olanları da mevcut. Mesela ince Lexan plastiği tabakası, kısa mesafeden ateş eden 38 kalibrelik bir tabancanın kurşununu durdurabiliyormuş.
Bilinen en eski yatakları Kıbrıs adasında bulunduğu için ismini ve simgesini bu adadan alan bakır ise boru formunda ilk olarak eski Mısırlılar tarafından M.Ö. 2750 yıllarında su taşımak için kullanılmış. Bu örnekler daha sonraları Romalılar tarafından benimsenmiş ve özellikle bakır su depoları uygulamalarına rastlanmış. Yüksek et kalınlıkları yüzünden pahalı bir malzeme olarak değerlendirilen bakır boruların maliyetleri, 1930’larda bugünkü lehimli sistemin geliştirilmesiyle et kalınlıkları inceltilerek yaklaşık % 50-75 arasında düşürülmüş.
21. yüzyılda ise bakır sanayide ve inşaat sektöründe en çok kullanılan maddelerden biri haline gelmiş durumda. Kullanım yerlerine göre farklı avantajlar sunan bakır borular ile plastik borular, birçok uygulamada karşı karşıya geliyor. Mesela plastik boru altyapı malzemesi olarak çok iyi bir malzeme olarak tanımlanıyor. Ancak boruların açıkta döşendiği durumlarda bazı dezavantajları bulunuyor. Zaman içinde gün ışığı plastik borunun polimer yapısını etkiliyor; sertleştiriyor ve daha kırılgan hale getiriyor. Sıcaklıktan dolayı esneyen plastik borular, eğri görünümler oluşturarak estetik yapıyı bozabiliyor. Plastik boruların boya tutmaması, bir başka dezavantaj olarak değerlendiriliyor. Boruların daire içinde çok dolaşması, fazla sayıda bağlantı elemanı gerektiriyor; bu da su dolaşım hızını ve ısıtma konforunu düşürüyor. Plastik boru tesisatı gizli ya da beton altında ise pek çok avantaj sunabiliyor. Yani altyapı uygulamaları için bakır borulardan çok daha avantajlı uygulamalara imkân veriyor. Yine de günümüzde pek çok binada boruların açıkta olduğu uygulamalarda da yaygın olarak plastik boru görmek mümkün.
Bakır borular ile yapılan uygulamalar ise daha estetik ve sağlıklı olarak değerlendirilebiliyor. İşçiliği kolay olan bakır borular boyanabiliyor ya da zımpara ile parlatıldıktan sonra cilalanabiliyor. Esneme katsayısı plastik boruya göre düşük olduğu için şekli zaman içinde bozulmuyor. Fittingslerin iç yüzeyleri pürüzsüz ve et kalınlığı düşük olduğu için su akış hızını plastik malzemeye göre daha az etkiliyor. Fakat boruların dış yüzeyden geçmesi halinde mutlaka dış yüzeydeki kısımlarının yalıtılması gerekiyor. Bakır boruların en büyük dezavantajları ise zamanla oksitlenebiliyor olması.
Kullanım alanlarına göre farklı avantaj ve dezavantajlara sahip bu iki malzeme grubu, ortak kullanım alanları söz konusu olduğunda, içinde bulunduğu sıkı rekabeti önümüzdeki dönemde de sürdüreceğe benziyor.
Hepinize mutlu ve sağlıklı yıllar dileriz…