Avrupa Enerji Krizinin Anahtarı: Maksimum Verimlilik
Rusya-Ukrayna savaşının sonucu olarak ortaya çıkan enerji krizi, özellikle Avrupa ülkelerinin en önemli gündem maddesi. AB ülkeleri, her geçen gün kış mevsiminnde yaşanabilecek mağduriyetleri ve sanayide üreticinin gerginiğini azaltabilecek farklı çözüm ve tedbir önerileri üzerinde kafa yoruyor.
Rus doğalgazına fazlasıyla bağımlı olan Almanya, bir yandan doğalgaz tüketiminin azaltılmasını isterken, diğer yandan da tüketicilere yardımcı olmak adına doğalgaz vergisini yüzde 19'dan yüzde 7'ye düşürme vaadinde bulundu. Hükümet ayrıca artan fiyatlara karşı vatandaşlarına yardımcı olmak için toplam 30 milyar euroluk iki yardım paketi kabul etti.
Fransa, fiyat artışları nedeniyle gelecekteki zor günler için vatandaşlarına bir seferlik 100 euroluk yardım önerdi. Bu rakam, İngiltere ve İtalya'nın sunduğu yardımlardan çok geride, ancak hükümet bir yandan, örneğin Cezayir ile doğalgaz anlaşması imzalayarak kaynak çoğaltımına giderken, diğer yandan elektrik dağıtım şirketi EDF'i kamulaştırarak yıllık toptan elektrik fiyat artışını yüzde 4 ile sınırladı.Bu tedbirler, Fransa'nın nispeten düşük elektrik ve doğalgaz fiyatına sahip olmasının sebebi sayılabilir. Öte yandan, ülkenin en büyük enerji kaynağının nükleer enerji olması da, doğalgaz fiyatlarındaki artıştan daha az etkilenmesini sağlıyor. Fransa'nın enerji piyasasına müdahalesinin hükümete 8,4 milyar euroya mal
olması bekleniyor.
İtalya ise Ağustos ayında onayladığı 17 milyar euroluk yeni yardım paketi ile hane halklarını ve iş yerlerini yükselen fiyatlara karşı korumayı planlıyor. Bu paket, Ocak ayında hayat pahalılığına karşı kabul edilen 35 milyar euroluk paketin ardından geldi. Yüksek enerji fiyatlarından kâr elde eden firmaları vergilendireceğini açıklayan İtalya, ayrıca Avrupa çapında fiyatların keskin yükselişinin önlenmesi için bir tavan fiyat uygulaması getirilmesini öneriyor.
Bazı ülkelerin kilovat saat başına elektrik fiyatları ise şimdiden oldukça yüksek… Detayları Grafik 1’de görebilirsiniz.
Bu gelişmelerin Türkiye’ye yansımaları da olacak elbette. Turizm, tarım gibi bazı sektörlerde ciddi bir talep beklentisi var. HVAC sektöründe ise
Avrupa’nın kapılarından içeri sadece maksimum verimlilik, minimum tüketim vaat eden ve en düşük emisyon değerlerine sahip ürünler seçebilecek. Özellikle yenilenebilir enerjili ya da bu sistemlere entegre olabiilen cihazlar bir numaralı tercih olacak. Bu konularda tatmin edici değerler sunamayan cihazlar için ise AB pazarı artık mümkün olmayacak.
Ülkemizde yerli cihaz üreticileri içinde çok kaliteli ve verimli cihazlar üreten firmalar mevcut. Ayrıca,yapılabilecek ürün geliştirme çalışmalarıyla
çok daha iyisini üretme teknolojisine sahip firmalarımız da bulunuyor. Türkiye HVAC sektörü, güçlü ve gelişime açık bir sektör ve dünyanın içinde bulunduğu kriz, onlar için büyük bir fırsat potansiyeli taşıyor.