2000 Yılı Biterken...
Gerek zengin içerikli haberlerimizle, gerekse farklı konulara değinen makale ve çevirilerle sizlerin beğeni ile okuyabileceği ve bilgilenebileceği sayılarla karşınızda olmayı hedefledik. Sayfalarımıza görüş, makale, teknik yazı ve çevirileri ile katkıda bulunan herkese özellikle teşekkür ediyorum. Bu anlamda katkılarınızın artarak sürmesini beklediğimizi de belirtmek istiyorum. 2000 de ‘Yalıtım’ı önceki yıllardan daha gelişmiş bir noktaya taşımayı hedeflemiştik. Yeni yılda bununla yetinmeyecek ve daha zengin içerikli sayfalarla sizlere ulaşabilme çabası içinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Yeni yılda siz okurlarımızın da önerileri doğrultusunda Yayın Danışma Kurulumuzla ilgili yeni bir düzenlemeye gitmekteyiz. Bu doğrultuda değerli kurul üyelerimizin daha aktif katılımlarının olacağı sayılar oluşturacağız. Konuyla ilgili duyuru geçtiğimiz günlerde kendilerine yapılmış olup, yeni yılın ilk günlerinde kendileri ile yapacağımız toplantıda, yeni yayın dönemi programı ve içeriği irdelenecektir.
2000 yılı, gerek ekonomik durgunluk ve olumsuzluklar açısından , gerekse Yapı Denetimi Hakkında KHK’ nin getirdiği belirsizlikler açısından İnşaat ve Yalıtım Sektörleri’ni olumsuz yönde etkilerken, özellikle Yalıtım Sektörü’nde önemli gelişmeler de yaşanmıştır. Bu olumsuzluklara karşın reel anlamda büyümenin gözlendiği Yalıtım Sektörü açısından özellikle TS 825’in yeni şekliyle yürürlüğe girmesi oldukça önemli bir kazanım olmuştur. Kuşkusuz bu yönetmelik Yalıtım Sektörü’ne olumlu etkisinin yanında ülkemiz açısından çağdaşlaşmanın da önemli adımlarından biri olmuştur. Sektörde kaydedilen büyümeye paralel olarak farklı konularda yatırımlar gerçekleştirilirken, sürekliliği ve büyümeyi hedefleyen firmaların eğitim ve kamuoyunu bilinçlendirmeye yönelik çalışmaları da yoğunluk teşkil etmiştir. Ancak ne yazık ki belirli bir sistematik çerçevesinde olmadıkça firmaların bu tür etkinlikleri gerek ulaştığı kitle ve gerekse objektif bilgilendirme açısından yeterli olamamaktadır. Firmaların eğitim ve ürün tanıtımına ilişkin etkinliklerinin önemi elbette yadsınamaz bir gerçektir. Ne var ki ülkemizin daha yaygın ve geniş boyutta çalışmalara gereksinimi olduğu unutulmamalıdır. Yalıtım olgusunun yapıların, yapım ve kullanım süreçlerinde kaynak israfının önlenmesinde önemli bir etken olduğunu unutmamak ve konuya daha geniş bir perspektifle yaklaşmak gerekmektedir. Bu anlamda gerek yapı kalitesi ve gerekse ürün kalitesi ile ilgili standartların biran önce oluşturulması gerekmektedir. Konu eğitim kurumları çerçevesinde de ele alınmalı Yapı ve Yalıtım Sektörleri’ne yönelik yetişmiş insan sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Ayrıca akademik eğitim programlarında Yalıtım ayrı bir ders olarak yer almalıdır.
Yalıtım Sektörü’ne katkıları her geçen gün daha da artmakta olan İzoder’in geçtiğimiz günlerde Deprem Bölgesindeki Kalıcı Konutlarda yaptığı incelemelerin sonucunda ibret verici bir tablo ortaya çıkmıştır. Bu tabloyla Devletimizin konuya bakış açısının ciddiyeti ne yazık ki bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Bir devlet bankası olan Emlak Bankası’nın ürettiği konutlarda ki konfor olmasa da en azından yapı ve insan sağlığı açısından gerekli asgari kriterler kalıcı konutlar’da olabilmeliydi. Elbette proje bazında doğru yaklaşım ve çözümler tercih edilmiş olabilir. Ancak uygulamada bunun ne kadarının hayata geçtiği sanırım diğer benzerlerinde olduğu gibi uzunca bir süre tartışılacaktır. Görülmüştür ki Yapı Denetim yasasında ayrı tutulan resmi inşaai faaliyetler denetime belki de en çok gerek duyulan kesimi oluşturmaktadır. Şüphesiz bir başka gerçek de Ülkemizde devlet eliyle yaptırılan yapılardaki genel yapım kalitesi ve kuşkusuz yüklenici kalitesinin bir kez daha görülmüş olmasıdır. Elbette görevini büyük bir özveri ve bilinçle yerine getiren kişi, kurum ve kuruluşları bu ‘Kara Tablo’nun dışında tuttuğumuzu da belirtmek istiyorum. Söz konusu İZODER ziyareti yine göstermiştir ki toplumda ve yapım sürecinin evrelerinde yer alan tasarımcıdan uygulayıcı ustaya kadar oldukça geniş kesimde Yalıtım Bilincinin oluşturulması için yapılması gereken daha pek çok şeyin var olduğudur. Bunları yapabilmenin yolu ise topumu bilinçlendirmeye yönelik, fakat ürün ve markaya endeksli olmayan, marka ve detayların aspirinleştirilmediği, tarafsız etkinliklerle olmalıdır. Ayrıca bir yapının yapım evrelerinde görev alan tüm teknik elemanların bilgi düzeyinin de yükseltilmesi ve Yalıtımın yapım sürecinde konunun uzmanları tarafından sürdürülen bir Danışmanlık faaliyeti haline gelebilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz unutulmaması gereken bir başka önemli konu da Yalıtım uygulamalarında çalışacak eğitilmiş eleman eksikliğinin giderilmesi gerekliliğidir. Bu eksiği gidermenin bir yolu Yapı Meslek Liseleri’nde gerek İnşaat ve gerekse Yalıtım sektörlerine vasıflı eleman yetiştirecek programların uygulanmasıdır. Bir başka yol ise İzoder gibi oluşumların ustalık kursları düzenleyerek belirli konularda yetkinleşmiş uygulama elemanlarının yetişmesine yönelik faaliyetleri gündeme getirmesidir.
Geçen sayımızda da belirttiğimiz gibi "Sektörü büyütmenin öncelikli yolu eğitimden ve uzmanlaşmadan geçmektedir".Kuşkusuz bir başka gerçek de yalıtım olgusunun toplumda yerleşebilmesinin ön koşulunun toplumun gelir düzeyi ile ilişkili olduğunun unutulmamasıdır.
Bu sayımızda da arkadaşlarımız İstanbul dışında fakat sektörün içinde yer alan firmaların yetkilileri ile görüşmelerini sürdürdüler. İzmir’de bulunan ve Ege Bölgesinde etkinlik sürdüren Dinamik’den Sayın Metin Akdaş, Antalya’da bulunan ve Akdeniz Bölgesinde etkinliklerini sürdüren Santim Ltd’den Sayın İlhami Özkan dergimizin söyleşi sayfalarında görüşlerini bildirdiler. Bu arada Antalya’da arkadaşlarımıza yakın ilgi gösterip lojistik destek veren Sayın İlhami Özkan’a teşekkür ediyoruz.
Yarının bu günden güzel olacağı bir Dünya’yı var edebilmemiz ümidiyle tüm okurlarımızın bayramını ve yeni yılını kutlar, esenlikler dilerim.
Sadık Özkan
sadikozkan@dogayayin.com
Yeni yılda siz okurlarımızın da önerileri doğrultusunda Yayın Danışma Kurulumuzla ilgili yeni bir düzenlemeye gitmekteyiz. Bu doğrultuda değerli kurul üyelerimizin daha aktif katılımlarının olacağı sayılar oluşturacağız. Konuyla ilgili duyuru geçtiğimiz günlerde kendilerine yapılmış olup, yeni yılın ilk günlerinde kendileri ile yapacağımız toplantıda, yeni yayın dönemi programı ve içeriği irdelenecektir.
2000 yılı, gerek ekonomik durgunluk ve olumsuzluklar açısından , gerekse Yapı Denetimi Hakkında KHK’ nin getirdiği belirsizlikler açısından İnşaat ve Yalıtım Sektörleri’ni olumsuz yönde etkilerken, özellikle Yalıtım Sektörü’nde önemli gelişmeler de yaşanmıştır. Bu olumsuzluklara karşın reel anlamda büyümenin gözlendiği Yalıtım Sektörü açısından özellikle TS 825’in yeni şekliyle yürürlüğe girmesi oldukça önemli bir kazanım olmuştur. Kuşkusuz bu yönetmelik Yalıtım Sektörü’ne olumlu etkisinin yanında ülkemiz açısından çağdaşlaşmanın da önemli adımlarından biri olmuştur. Sektörde kaydedilen büyümeye paralel olarak farklı konularda yatırımlar gerçekleştirilirken, sürekliliği ve büyümeyi hedefleyen firmaların eğitim ve kamuoyunu bilinçlendirmeye yönelik çalışmaları da yoğunluk teşkil etmiştir. Ancak ne yazık ki belirli bir sistematik çerçevesinde olmadıkça firmaların bu tür etkinlikleri gerek ulaştığı kitle ve gerekse objektif bilgilendirme açısından yeterli olamamaktadır. Firmaların eğitim ve ürün tanıtımına ilişkin etkinliklerinin önemi elbette yadsınamaz bir gerçektir. Ne var ki ülkemizin daha yaygın ve geniş boyutta çalışmalara gereksinimi olduğu unutulmamalıdır. Yalıtım olgusunun yapıların, yapım ve kullanım süreçlerinde kaynak israfının önlenmesinde önemli bir etken olduğunu unutmamak ve konuya daha geniş bir perspektifle yaklaşmak gerekmektedir. Bu anlamda gerek yapı kalitesi ve gerekse ürün kalitesi ile ilgili standartların biran önce oluşturulması gerekmektedir. Konu eğitim kurumları çerçevesinde de ele alınmalı Yapı ve Yalıtım Sektörleri’ne yönelik yetişmiş insan sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Ayrıca akademik eğitim programlarında Yalıtım ayrı bir ders olarak yer almalıdır.
Yalıtım Sektörü’ne katkıları her geçen gün daha da artmakta olan İzoder’in geçtiğimiz günlerde Deprem Bölgesindeki Kalıcı Konutlarda yaptığı incelemelerin sonucunda ibret verici bir tablo ortaya çıkmıştır. Bu tabloyla Devletimizin konuya bakış açısının ciddiyeti ne yazık ki bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Bir devlet bankası olan Emlak Bankası’nın ürettiği konutlarda ki konfor olmasa da en azından yapı ve insan sağlığı açısından gerekli asgari kriterler kalıcı konutlar’da olabilmeliydi. Elbette proje bazında doğru yaklaşım ve çözümler tercih edilmiş olabilir. Ancak uygulamada bunun ne kadarının hayata geçtiği sanırım diğer benzerlerinde olduğu gibi uzunca bir süre tartışılacaktır. Görülmüştür ki Yapı Denetim yasasında ayrı tutulan resmi inşaai faaliyetler denetime belki de en çok gerek duyulan kesimi oluşturmaktadır. Şüphesiz bir başka gerçek de Ülkemizde devlet eliyle yaptırılan yapılardaki genel yapım kalitesi ve kuşkusuz yüklenici kalitesinin bir kez daha görülmüş olmasıdır. Elbette görevini büyük bir özveri ve bilinçle yerine getiren kişi, kurum ve kuruluşları bu ‘Kara Tablo’nun dışında tuttuğumuzu da belirtmek istiyorum. Söz konusu İZODER ziyareti yine göstermiştir ki toplumda ve yapım sürecinin evrelerinde yer alan tasarımcıdan uygulayıcı ustaya kadar oldukça geniş kesimde Yalıtım Bilincinin oluşturulması için yapılması gereken daha pek çok şeyin var olduğudur. Bunları yapabilmenin yolu ise topumu bilinçlendirmeye yönelik, fakat ürün ve markaya endeksli olmayan, marka ve detayların aspirinleştirilmediği, tarafsız etkinliklerle olmalıdır. Ayrıca bir yapının yapım evrelerinde görev alan tüm teknik elemanların bilgi düzeyinin de yükseltilmesi ve Yalıtımın yapım sürecinde konunun uzmanları tarafından sürdürülen bir Danışmanlık faaliyeti haline gelebilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz unutulmaması gereken bir başka önemli konu da Yalıtım uygulamalarında çalışacak eğitilmiş eleman eksikliğinin giderilmesi gerekliliğidir. Bu eksiği gidermenin bir yolu Yapı Meslek Liseleri’nde gerek İnşaat ve gerekse Yalıtım sektörlerine vasıflı eleman yetiştirecek programların uygulanmasıdır. Bir başka yol ise İzoder gibi oluşumların ustalık kursları düzenleyerek belirli konularda yetkinleşmiş uygulama elemanlarının yetişmesine yönelik faaliyetleri gündeme getirmesidir.
Geçen sayımızda da belirttiğimiz gibi "Sektörü büyütmenin öncelikli yolu eğitimden ve uzmanlaşmadan geçmektedir".Kuşkusuz bir başka gerçek de yalıtım olgusunun toplumda yerleşebilmesinin ön koşulunun toplumun gelir düzeyi ile ilişkili olduğunun unutulmamasıdır.
Bu sayımızda da arkadaşlarımız İstanbul dışında fakat sektörün içinde yer alan firmaların yetkilileri ile görüşmelerini sürdürdüler. İzmir’de bulunan ve Ege Bölgesinde etkinlik sürdüren Dinamik’den Sayın Metin Akdaş, Antalya’da bulunan ve Akdeniz Bölgesinde etkinliklerini sürdüren Santim Ltd’den Sayın İlhami Özkan dergimizin söyleşi sayfalarında görüşlerini bildirdiler. Bu arada Antalya’da arkadaşlarımıza yakın ilgi gösterip lojistik destek veren Sayın İlhami Özkan’a teşekkür ediyoruz.
Yarının bu günden güzel olacağı bir Dünya’yı var edebilmemiz ümidiyle tüm okurlarımızın bayramını ve yeni yılını kutlar, esenlikler dilerim.
Sadık Özkan
sadikozkan@dogayayin.com